Sayfalar

Twilight Neden Bu Kadar Popüler


-Hepimizin bildiği gibi Alacakaranlık serisi dünya çapında kızların kalbine taht kurmuş durumda.
-Benim bu furyadan ilk filmi çıktığı zaman haberim olmuştu.
-Kızlar sinemaya hücuma geçmişler kitapçılara akın etmişlerdi.
-Kuşkusuz Türkiye'de kitapların rekor satış seviyesine ulaşması film sayesinde olmuştu.
-Vampir posterleri havada uçuşuyor msnde avatarların yarısı Edward olmuş vaziyetteydi.
-Sonracığıma yüz beyazlatıp dudakları kan kırmızısına bulayıp fotoğraf çekmek trend haline gelmişti. Bi arkadaşımla dükkan dükkan Edward'ın dudak renginde ruj aradığımızı bilirim.
-Edward Cullen'ın dillere destan harikalığını baktım ki Robert canlandırmış, zaten daha önceden de tanıyordum Robert Pattinson'ı.
-Yakışıklıydı evet ama ortalama bir yakışıklılıktı bu, ilah haline gelmesine yetmiyordu bence. Klasik olacak ama Brad Pitt'i tek geçerim.
-İşte herkes çıldırınca tıvaylayyğt diye, bir antipati oluştu bende.
-Sonracığıma günlerden bir gün edebiyat hocamız beynimizde iz bırakan kitapların tanıtımını yapmamızı buyurdu.
-Bir arkadaş da Twilight serisini getirmişti. Ve tanıtımını yaparken vampir mitlerinin ne zaman nasıl doğduğuna dair de bilgi vermişlerdi.
-İlgi çekici bir sunumdu. Merak tohumumum filizlenmeye başladığını hissettim.
-Ve kitapları istedim.
-Süzdüm şöyle bir açtım ilk sayfayı. Aa Bella'nın bakış açısından yazılmış diye şaşırarak yirmi beşinci sayfayı çevirdiğimde kitap beni sarıvermişti.
-Tipik bir "gülme komşuna gelir başına" sendromu yaşadım. Ama Edward'ın karakteri neydi öyle yaa?
-Gerçekten tam kızların beyaz atlı prensi tadındaydı. Bu yazıyı yazma amacım biraz da Edward'ın neden bu kadar el üstünde tutulduğunu sorgulamak.
-Edward cool bir kere yani aslında soğuk. Evet soğuk!
-İlk önce Bella, Edward'ı kendisinden iğreniyor sanıyor. Tıpkı tutkuyla peşinden koştuğumuz kimselerin genelde bize yüz vermeyen tipler olması gibi. Neyse bunu geçelim.
-Cool demiştik evet. Dışarıdan sert, güçlü gözüküyor tabi gayet havalı olmasını da eklemeliyiz.
-Oysa Bella'ya gelince düşünceli, romantik, duygusal bir şey haline dönüşüyor. İşte bu! İstediğimiz şey; erkeklerin bize porselen bebek gibi davranırken diğer insanlara saygı duydurtacak kadar kendinden emin ve otoriter olması.
-Üstelik Edward olgun da bir insan çünkü o kadar yakışıklılığa ve paraya rağmen ortamdan ortama akayım modunda değil(evet vampir olduğu için kendini gizlemesi gerekiyor ama normal hayattaki karşılığı bu).
-Bazı kızlar sevgililerinin çevrelerinin kalabalık olmasından hoşlandıklarını söylerler. Ama eminim ki kendilerine çok daha özel davranılmasını isteyecek ve çocuğun kız arkadaşlarına karşı hafif de olsa bir kıskançlık duyacaklardır.
-Edward düşünceli ve saygılı ayrıca. Bella'nın hayatını kolaylaştırmak onu mutlu etmek için elinden gelen her yardımı yapıyor ve elinden de çok şey geliyor doğrusu.
-Edward Bella'yı kendinden bile koruyor! Tabi kızı dişlememesi için dikkat etmesi gerekiyor ama bizi kendinden sakınan kaç insan var şu dünyada?
-Edward gizemli, her şeyi ortaya dökmüyor, boş konuşmuyor. Doğal bir esrarengizliğe sahip.
-Edward sadakatli len! En önemli özelliği bu belki de Bella'nın anlatımına göre bir sürü ilik gibi kız yavşıyor bu çocuğa, o napıyor? -Hiç! Gözü Bella'dan başka bir şey görmüyormuş gibi davranıyor. Nitekim öyle de.
-Birbirlerine çok doğal davranıyorlar. Edward Bella'nın her halini seviyor çünküüü aşık! Ama zavallı bi aşık değil.
-Edward'a dünyanın sekizinci harikası muamelesi ettiğimin farkındayım. Ama büyük hem de çok büyük bir kız kitlesi için ideal erkek o.
-Bella da ideal kız mıdır bilmem.
-Ama o da gösterişten kaçan, fedakar, duygusal, popülerlik ya da toplum tarafından sevilme kaygısı olmayan doğal bir kızcağız. Cidden Bella bir kızcağız!
-Öte yandan fantastik kitap serileri çok tutuyor, ama abartılı bir fantezik fantastiklik katılmamış, daha hayatın içinden, daha normal insanlarla bağlantılı daha duygusal olanlar revaçta.
-Mesela Yüzüklerin Efendisi'nin kitapları pek o kadar rağbet görmemiş. Filmleri beğeniliyor onun.
-Ben de Twilight, Harry Potter serilerini okumuş biri olarak Yüzüklerin Efendi'sinin ilk kitabını okuduğumda hiç de ikinci kitabı için bir heyecan istek falan hissetmemiştim. Oysa diğerlerini bayıla bayıla okudum.
-Bir Genç Kızın Gizli Defteri'ni de okumuştum. Tamam edebi herhangi bir şey içermiyorlar ama başkasının hayatına girmişim izlenimine kapılıyorum. Biraz kendi hayatıma mola verip onlarla yaşamak iyi geliyor şahsen.
-Second Life diye bir oyun var o da çok tutmuştu. İkinci bir hayat sağlıyor insanlara.
-Belki de bu hayal kurmalarımız kitap okumalarımız hep ikinci bir hayat özlemimizi gidermek için.
-Neyse nereden nereye geldim.
-Yazı bitti.

0 sesleniş: