Sayfalar

Başlıksız

Bir gün öleceklerini bildikleri halde insanlar nasıl bu kadar hırslı olabiliyorlar? Bir gün öleceğimizi bildiğimiz halde nasıl bir dünya kurduk? Bir gün öleceklerini bildiğimiz halde onlara nasıl kötü davranabildik?
Bütün bildiğin diller ezberlediğin kelimeler uçacak ünvanların silinecek bütün anıların kaybolacak bütün heyecanların aşkların sevişmelerin ya toprak ya kül olacak. Arkandan belki ağlanacak belki ağlanmayacak. Belki birkaç gün yas tutulacak belki tutulmayacak belki birkaç ay akıllara geleceksin belki gelmeyeceksin.
Eninde sonunda unutulacaksın. Eninde sonunda unutacaksın. Olması gereken de bu diyorlar. Olması gereken gerçekten bu mu? Hayatın gerçeği sevdiklerini çürüsün böceklere yem olsun diye toprağa atıp gitmek mi ve buna rağmen her şeye devam etmek mi? Unut ve yaşa. Cennete inan ve unut.

Bok

Küçükken ilk kadın peygamber olacağımı düşünürdüm daha doğrusu ümit ederdim nasıl bir kafa benimki? Ben ne zaman normal insanlar gibi hayattan zevk almaya başlayacağım?
Çirkinliklere alışabildiğim bir vakit gelecek mi? Kafama dünyanın sorunlarını saçmalıklarını takıp ağlamayacağım bir zaman olacak mı? İnsanların acılarını dert etmeyeceğim?
Ne zaman eleştirmekten vazgeçip biraz da keyfime bakacağım? Ne zaman insanlara bakıp mezarlıklarını hayal etmekten kurtulacağım? Ne zaman ölüp de solucanlara yem olacağımızı unutacağım? Ne zaman yaşamımı kabullenip isyan etmek için birilerini bulmaya çalışmayacağım? Ne zaman oraya buraya saldırmaktan vazgeçeceğim?
Ne zaman iyileşeceğim?

Sigara Üzerine

Açık alanlarda sigara içme yasağı gündemdeyken konuyla ilgili halihazırda bulunan fikirlerimi yazmak istedim. Öncelikle ben smoker değilim amma ve lakin herhangi bir maddenin smoke edilmesi olayına da asla ve kat'a karşı değilim. Marijuana(bizdeki esrar) kullanımının illegal olmasına anlam veremiyorum veya tütün vergisi artışından banane demiyorum mesela. Neyse.

Eti bile çoğu zaman doğru düzgün sindiremeyen ve her sabah çamaşır suyu içmişim gibi yanan bir mideye sahip olduğumdan sigara kullanmadığım gibi alkol, kafein, asitli içecekler gibi fazla tüketildiğinde hastaneye düşürebilecek maddelerden de elimden geldiğince uzak durmaya çalışıyorum. Henüz sağlık kurumlarına ve personellerine pek aşina olmayan tuzukurular için bu konuları ti'ye almak kolay.
Açıkçası ben kanser, aids vs hastası olmaktan da çok korkuyorum aynı şekilde felce uğramaktan ya da bir kaza sonucu kolumu bacağımı kaybetmekten..
Amacım 100 yaşına kadar yaşamak falan değil ama yaşadığım sürece de o poliklinik senin bu sağlık ocağı benim dolaşıp durmamak ve en önemlisi de birilerine muhtaç olmamak .
Bizzat kendimin çok ciddi bir rahatsızlığı olmasa da çocukluğum hastanelerde geçti. Doktorların hemşirelerin insanları kese biçe insan etine karşı ne kadar duyarsızlaştıklarına şahit oldum. Paranın, statünün ve görünüşün ne kadar etkili olduğuna şaşırdım. Engelli bebeklerin defolu, kanserli hastaların devlet hazinesine yük olarak görüldüğünü öğrendim. En acımasız yerlerdir hastaneler. Bir de hapishaneler.

Bazı ergenler görüyorum yaşı 30 olsa bile ruhu hala ergen kalanlar, dalga geçiyorlar. Kahkah kihkih sigara içmek öldürüyormuş zaten yaşamak isteyen kim! Güzel kardeşim öldürse iyi. Amiyane halk tabiriyle olacak belki ama "süründürüyor". Sürünmek kelimesi öyle bir çırpıda okunup geçilecek bir anlama sahip değil.  Ve sürünen sadece siz olmuyorsunuz aynı zamanda aileniz sevdikleriniz de zarar görüyor. Yakınlarınız, siz modern tıptan cevap alamadığınız zaman sizin için çeşit çeşit alternatif tedavi yöntemi araştırıyor, masaj terapisi mineral terapisi ses terapisi şu terapisi bu terapisi bir sürü masraf ediyor hatta çaresiz kalıp üfürükçülere başvuruyorlar. Hastalık sadece hastada değil çevresinde de kalıcı hasar bırakabiliyor.
Ha "zaten ölümcül bir hastalığa yakalanırsam yaşamak için mücadele etmeye gerek görmem bir şekilde intihar eder kurtulurum" kafasındaysan amenna! Ama sanmıyorum ki bir hastalık durumunda kişi hayatından kolayca vazgeçebilsin. İçgüdüsel olarak hem vücut hem beyin kendini korumaya alıyor ve iyileşmek için savaşıyorsun elinde olmadan.
Tabi ki bu demek değildir ki her sigara kullanıcısı akciğer kanseri olacak, gırtlak kanserinden nefessiz kalacak, kalp damarları tıkanacak, ülserden geberip gidecek. Ama bulunduğunuz eylemin risklerinin farkında olun, ölümden korkmayan cool genç ayaklarında tecrübesizce ahkam kesmeyin.
Bir de sigara içmeyenlerden nefret eden tipler var ki sormayın. Onlara göre sigara kullanmayanlar hayatın sillesini yememiş, düz, yüzeysel prototipler.
İnsanlar bir konuyu enine boyuna düşünmeden hemen nasıl da kolaya kaçıyorlar. Şaşılacak şey doğrusu.

Son olarak yasakların gelişmemiş toplumlar için var olduğunu düşünüyorum. İnsanlar sigarasını bir başkasının yüzüne üfleyerek içecek kadar aymaz ve görgüsüz olmasalar mesela, kimse kimsenin sigarasını nerede ve ne şekilde içtiğine karışamaz. Ama türk milleti işte otobüs duraklarında ve kuyruklarında bile yanındaki kişinin alerjisi varmış yokmuş hiç düşünmeden, birazdan otobüs gelecek kaygısıyla sigarayı hunharca sömürdüğünden onun dumanı kimi rahatsız ediyor umurunda değil.

Ekşisözlükteki yorumları okuyorum da sigaranın kapalı alanlarda kullanım yasağını faşizm olarak nitelendirip
kendilerine saygı bekleyenler olmuş.
Ben de durakta oturan kadının ağır parfümünün kokusundan rahatsız oluyorum o zaman ne yapacağız diye soranlar olmuş.
Sanki fabrikalar arabalar doğayı kirletmiyor da insanlar hala dumansız hava sahası diyorlar şeklinde sabuklayanlar olmuş.
Hmpfs.