Sayfalar

İlber Ortaylı Haklı

Ne kadar gerizekalısınız demekten dilimde tüy bitti. Kürtajın devlet hastanelerinden kaldırıldığına dair haberin altına "boşuna gündem değiştirmeye çalışmayın" yazan olmuş. He canım he yarın bir gün seni siksinler kürtaj olama da gör gününü. Köşene çekilip siyasi yorumlar yaparsın o zaman da. Hey yavrum hey.
En ehemmiyet taşıması gereken şey insan hayatını direkt olarak ilgilendiren durumlardır. Orada düşük yapmaya çalışırken ölen fakir bir kadından, doğurmuş ama bakamayan psikolojisi bozuk bir anneden, çöpe atılmış köpekler tarafından parçalanmış karıncalara yem olan bebekten, yetimhanede tecavüze uğrayan erkek kız çocuklarından daha önemli bir mesele olamaz! Yolsuzluktan da kötüdür hırsızlıktan da. Asıl bunlar daha sonra gelir. Empati gerizekalıları. Ahmak mahlukatlar.

Vejetaryenlik Doğa İçin Gerekli mi?

Veganları cahil buluyorum hatta ısrarla et yemenin cinayet olduğunu savunan agresif vejetaryenler de yarı cahil. Ekolojiyi et yemeyerek koruyamazsınız aksine dengeyi alt üst ederek naturaya zarar verirsiniz. Fizyoloji ve biyokimyadan bihaberler üstüne alturist(özgeci) gibi ahkam kesiyorlar.

Vejetaryenler 3 gruba ayrılıyor; siyasal vejetaryenler ahlaksal vejetaryenler ve besinsel vejetaryenler.
Ahlaksal olanları bir hayvanın acı çekmesine veya ölmesine yol açan beslenme tarzını etik açıdan imkansız görenler.
Siyasal olanları herkesin vejetaryen olsa dünyadaki açlığın bitebileceğine ve çevreye verilen zararın önlenebileceğini düşünenler.
Besinsel olanlarıysa hayvansal gıdaların sağlık yönünden zararlı olduğu kanser ve kalp rahatsızlıkları gibi birçok hastalığa yol açtığı görüşündeler.

Medenileşmenin ilk evresi olan ve animal friendly kabul edilen ekim dikim işi bile birçok canlıyı doğal habitatından mahrum ederek soylarının tükenmesine yol açıyor. Düşünsenize gözünüze bir parça toprak kestiriyorsunuz ve üzerindeki her şeyi temizleyerek sadece sizin yetişmesini istediğiniz bitkiye adıyorsunuz. Böceklenmesin ve bakteri kapmasın diye kireç döküyor, pesticide(böcek ilacı) sıkıyor ve çeşitli aşılamalar yapıyorsunuz.
Bu aşamada siyasal vejetaryenlerin savı çürüyor hepimiz temelde bitkisel beslenseydik otçullar ve hepçiller olarak tabii kaynakların içine iyice edecektik. Sonuçta yırtıcıların varoluş amacı herbivorous animals sayısını azaltmak. Bu gerçeği de taa çocukken izlediğim belgesellerden öğrenmiştim. Sad but true.

Ormanlık alanların tarım arazisine dönüştürülmesi haberlerine zaten alışıksınızdır. Sürekli orman, sulak arazi ve çayır bitki örtüsünü tahrip ettiğinizde toprak da ölüyor ve dünya git gide çölleşiyor.
Gezegenimiz üzerinde hayatı mümkün kılan tüm yaratıklarla dengeli bir ilişki içinde olmalıyız sadece sevimli bulduğumuz memelilerle değil kuşlarla, farelerle, böceklerle hatta bakterilerle.
İlkokul 5. sınıfta öğrendiğimiz itibariyle bakteriler sadece hastalık yapan enfeksiyonlar unsurları değildir hakeza bağışıklık sistemimiz için de gereklidirler ve fazla hijyenik ortamlarda ancak doğal koşullara dirençsiz, ota boka alerjisi olan insanlar yetişir.
Dünyaya bir bakteriler gezegeni desek yanılmış olmayız. Zira hayvanların hayatı için gerekli temel karbon, nitrojen döngüsünü bakteriler sağlıyor.

Burada anlatmaya çalıştığım şey "bitkilerin de canı var onları de yeme o zaman" tribi değil. Zira binlerce kez tekrarladığım üzere merkezi sinir sistemi olmayan canlılar acı çekemez!
Malumunuz Eskişehir'de kedi katliamı yapan oksijen israfı sadist şahıs çok büyük yankı uyandırdı. Yayınladığı videosunu dayanamayacağımı düşünerek izleyemedim. Bunu dalga malzemesi yapan bir insana laf anlatmaya çalışırken yine "beyni yerine sikiyle düşünen insanlık"tan soğudum o da ayrı. Neyse. Attığı twit de şöyle bir şeylerdi loserlık yapıp sildiği için aklımda kaldığı kadarıyla.

Sik kafalı şahıs: Yazın sivrisinekleri öldürürken iyiydi tabi gelmiş burada hayvanseverlik taslıyorsunuz tipik Akp'li mantığı işte.
Ben: Merkezi sinir sistemi olmayan canlıların acı çekmediği gerçeği.
Sikş: Bence dünyadaki her canlı eşittir bir balinayı öldürmek de bir sivrisinek öldürmek gibidir. Kesilen fare olsaydı yine böyle mi denecekti?
Ben: "Antibiotik de içmeyelim içimizdeki bakteriler ölmesin"e gider muhabbet.
Sikş: Sen benimle neyi tartışıyorsun şimdi ya? İnsanlar sadece yemek istedikleri ve zarar veren hayvanları öldürürler bu kadar basit.
(Burada bu söze katıldım lakin yemek istediğin hayvanı sırf kan akıtma hevesiyle parçalar, can çekişmesini izlemekten zevk alırsan bu sadece basit bir avlanma olmaktan çıkar ki mesela kürk giymek 7 büyük günahtan biridir bence. Çünkü bu çağda insanlar ısınma ve örtünme ihtiyaçlarını binbir farklı malzemeden imal edilmiş kıyaferlerle giderebilirler)
Ben: Zararı olmayan hayvana işkenceyi kınıyor insanlar bunun neresi dalga konusu?
Sikş; Normalde doğanın amına koyan insanlar gelmiş burada 3-5 RT için şekil yapıyorlar hayvan hakları koruyucusu kesiliyorlar.
Ben: İnsanların çoğu coolluk için değil hayvanlara karşı şiddetin makul ölçüde cezalandırılması için tepki gösteriyorlar.
Sikş: Ben insanlardan çok hayvanları severim bi kere. Benim için kedi kesen de sinek öldüren de aynı kötülükte. Gece gece de seni çekemeyeceğim.
Böyle dedikten sonra benim feyvırıtladığım tweeti retweetlemiş bana da bildirimi geldi orası ayrı.

Hı nerede kalmıştık? Biri demiş ki; "kurban bayramında can çekişen hayvanlara da Eskişehir'deki kedi kadar sahip çıkabiliyor musunuz yapanlara posta koyabiliyor musunuz?" Evet yerinde bir soru. İşin ehli kişiler kesimhaneler varken çok istiyorsan amacın fakire dağıtmaksa kurban paranı gerekli yerlere gönderebilirsin ya da bizzat görmek istiyorsan götürür hayvanı  bırakırsın şu kadar pay da benim diye anlaşırsın. Ama millet et yiyemeyenleri doyurmak yerine taze taze stok yapmak için kurban keser hale gelmiş. Üstüne üstlük kasap ve mezbaha için para ödemek istemediğinden açgözlülüğünün bedelini hayvancağızlara ödetiyor. Zaten sağduyulu bir kişi her iki duruma da karşı çıkar kediye de koyuna da...

Fakat ve fakat bir güruh işi cozutmuş işte kedi kesilmesine üzülüp Mcdonalds'a gitme ikiyüzlülüğü falan şeklinde ekşide başlık açmışlar. Protein baklagillerde de varmış evet. Yahu et yiyemeyen fakir çocukların zeka gelişimlerindeki problemler gibi derste işlediğimiz bilimsel araştırmaları nasıl bir çırpıda silip atabiliyorlar?
Sırf protein olsa gam yemeyeceğim. Folik Asit, B6, B12, Demir... Bunlar boru mu? Eksik kaldığında anne karnındaki fetüsün omurliği tam oluşmuyor be. Sinir sistemiyle, hafıza ve duygulanımla direkt ilgililer. Ben ki meyve sebzeye bayılan eti pek sevmeyen ara sıra bunun içinde et var diyerek yemek reddeden, zorla vücuduma lazım diye yiyen bir insanım... Ben bile haftada birkaç kere kırmızı et tüketmeme rağmen hep bu saydığım vitamin minerallerin eksikliğini çekiyorum.
Çocukken de hep ciğer yedirmeye çalışırlardı.
Kırmızı ette demir emilimi %30'ken baklagillerde sebzelerde %10 maksimum.
İşin biyoloji boyutuna çok fazla giremeyeceğim ama merak edip de derinlemesine araştırırsanız besinsel vejetaryenlerin de iddialarını geçersiz olduğunu göreceksiniz.

Gel gelelim ahlaksal vejetaryenler için söyleyecek hiçbir sözüm yok. Duygusal ve empatik insaları seviyorum. Malesef ki vücudumuzun diğer kısımları beynimizin yanında çok ilkel çok basit ve evrimleşmemiş kalıyor. Ne kadar zeki ne kadar kültürlü ne kadar yetenekli ne kadar ulvi ne kadar güzel olursak olalım herbirimiz yiyip içip sıçıp kusup uyuyup sevişmek zorundayız...

Dünyaya zarar veren şeylerden uzak kalmak istiyorsak fosillerden elde edilen yakıt kullanmamalıyız en başta. Şahsi aracını kullanabilecekken otobüse binmeyi tercih edeni var mı?
Plastiğe eşya olarak da kıyafet olarak da prim vermemeliyiz. Koca koca gardıroplarımız olmamalı. Hem ahşapına suntasına yazık hem de içindeki giyilmeyen giysilere. Elektik su tüketimimizi asgari miktarda tutmalıyız.
Yazın fosur fosur kullandığınız klimaların iklimi ne derece kötü etkilediğini biliyor musunuz? Babam bu yüzden senelerdir vantilatöre muhtaç etti bizi.
ET YİYEN CANİ VAHŞİLERRR! diye çığıranların dikkat etmesi gerek bunlara.

Son olarak da insanın içindeki kötülüğü peynir yemeyerek önleyemezsiniz arkadaşlar. Buzağılarından ayrılan ineklerin acıklı hikayesini süt içmeyerek durduramazsız. İnterneti yasaklayarak çocuk pornosunu durduramayacağımız gibi. İkisi için de insanların ya vicdana ya bir din sistemine ya da tıkırında işleyen ve tatmin eden bir adalet mekanizmasına ihtiyaçları var. Yoksa Can Aksoy gibi insalarından hakkından nasıl gelebileceksiniz? Umarım dışlandığı için travma yaşayıp intihar eder. Zira bazı psikolojik hastalıkların tedavi edileceğini düşünmüyorum.

İNSANLIK VE DÜNYA İÇİN BİR İYİLİK YAPIN VE ÜREMEYİN TOPLAM NÜFUS OLMUŞ 7 MİLYAR!!!

Sevan Nişanyan

                                                     ASİMİLASYON
Asimilasyon aslında hiç kötü bir şey değil. Latince similis benzer, ad-similare benzeştirmek. Yerel ve aşiretsel olanı aşıp daha genel hatta evrensel bir kültür potasında harman olmak bana prensip olarak yanlış gelmiyor. İnsanın ufku gelişir, görgüsü artar. Uyduruk köy dedikodularıyla vakit öldüreceğine en azından metropol dedikodularıyla haşır neşir olursun, daha havalı takılırsın. İngilizcen varsa Zimbabwe’deki adamla çet yaparsın, İtalya’dan sevgili bulursun. Al sana asimilasyon. Fena mı?
TC rejiminin asimilasyon politikasında rahatsız edici olan şey başka. Bunlar politik anlamda çok sofistike olmadıkları için, asimile etmek istediği vatandaşa direktman hakaret ediyor. Senin kültürün yok (çünkü ben yok sayıyorum), dilin yok (çünkü ben bilmiyorum), tarihin yok (okulda öğretmediler), sen hayvansın, gel devletinin şefkat kucağına otur; üç kuşak boyu arıza çıkarmaz, itaat edersen seni belki kabul ederiz diyor. E bazı insanlar büsbütün onursuz değil. Bu şartlarda asimile edilmeyi kabul etmiyorlar. Ne oluyor? Hadi bakalım bölücü, ırkçı, terorist, falan filan.
Benim enişteler, “Vatandaş Türkçe konuş” terörünün estirildiği bir devirde evde tek kelime Türkçe konuşmayı yasak etmişlerdi. 1983′te kalkıp Kanada’ya göçtüler. Aradan bir yıl geçmedi, çocuklar evde sadece İngilizce konuşmaya başladılar. Demek ki neymiş? Asıl dertleri asimilasyon değilmiş, asimile etmeye yeltenenlerin saygısızlığı imiş.


                                                          ALEVİ
Alevinin alevle filan alakası yok. “Ali’ye mensup, Ali’ci” demek. Mevla’dan Mevlevi, Zühre’den zührevi gibi, Arapça. Eski yazıda elifle değil ayınla yazılır. Peygamberin vefatını izleyen günlerden beri İslam dünyasında Aliciler ve anti-Aliciler her zaman olmuş. Şiiliğin diğer adı olarak zaman zaman Alevilik (ya da aynı anlamda Ehlibeytçilik) deyimi kullanılmış.

Maamafih bizim Alevilerin bu hadisenin doğrudan devamı olduğunu sanmıyorum. Bugün Alevilik dediğimiz şey, Osmanlı ülkesinde 15. yüzyılın sonu ile 16. yüzyılın ilk yıllarında ortaya çıkan büyük toplumsal kargaşadan doğan bir ürün. Belli ki Anadolu’da İslam öncesinden beri varolan bazı inanç ve gelenekler buna eklemlenmiş. Belki ülkenin çok hızlı bir şekilde İslamlaşmasının doğurduğu bastırılmış tepkiler de rol oynamış. İslamiyeti doğrudan terketmek o devirde idamlık suç sayıldığı için, İslam geleneği çerçevesinde bir etiket aranmış. Öteden beri İslam dünyasında muhalefetin adı olan Alevilik benimsenmiş.

Efendim eski Türk şaman geleneklerinin devamıymış şuymuş buymuş, bunlar hikâye. Memleketteki Alevilerin neredeyse yarısı Kürt, Orta Asya şamanlığıyla ne işleri var belli değil. Antakya ve Suriye Alevilerinin ta İslam öncesine giden yerel kökleri var, onlar neden elin Türkmeninden şamanlık öğrenecek belli değil. Arnavut Toskların neredeyse hepsi Bektaşi olmuş, onlar da mı Orta Asya’dan geldi belli değil.

Düz cehalet dersen o da değil. Memleketteki gayrı-Türk unsuru hiçe sayan, onların da bir geçmişi ve bir kültürü olabileceğini algılamaktan aciz bir tür kemikleşmiş terbiyesizliğin ifadesi.



Bunları okuduktan sonra kendimi evlad-ı Nişanyan ilan ediyorum Sevan amca da kabul ederse tabii.
Adam kayıp dedem gibi resmen. Zaten etimolojik sözlüğü sebebiyle ziyadesiyle sevgi ve saygı besliyor idim. Lakin yazış tarzında okuyucularına verdiği cevaplarda adeta kendimi buluyorum. Bok kelimesini bile aynı stilde kullanıyoruz. Kalp. Karısının kafasından kurutulmuş bok attığı doğru mu acaba? Asdfgj. Lütfen sadece spekülasyon olsun. Ama olmasa da yine seveceğim yani. Her şeyi benim gibi düşünüp yorumluyor ya hayret ediyorum. Sırf üstteki köşe yazılarından dolayı değil holistik olarak yani. Cezaevine ziyaretine mi gitsek acaba? Ben böyle arıza insanlarla yakınlık hissediyorum sanki kendiliğinden tanıyormuşum gibi. Başım beladan bu yüzden kurtulmuyor ama bazen de işime yaramıyor değil. Ama Atatürk'ün ve feminizmin biraz fazla üstüne gidiyor gibi. Şimdilik bu kadar öptüm mucks.