Sayfalar

Şarjsız Umutsuzluk

Eğilerek, yeşil şifonyerin alt çekmecesinin sapını tuttum iki saniye aynı pozisyonda kararsız kaldıktan sonra orada olamayacağına karar verdim.
Doğrulup sağıma döndüm, üçüncü adımımı atmaya kalmadan keskin bi acı duyup şaşkınlıkla ne olduğunu anlamaya çalıştım, odanın içine gelişigüzel konulmuş kolilerden birinin köşesine sürtünüp son günlerde sık sık yaptığım gibi yine bacağımı çizdirmiştim.

Her yerim yara bere içindeydi! Lanetler okuyarak kolumdaki çiziklerin ne alemde olduğuna baktım, bağladıkları ince kabuk hala kırmızı kahverengiliğini koruyordu. Yara izlerimi geçirsin diye aldığım 67 tl'lik kremin buzdolabında yan gelip yatan görüntüsü canlandı kafamda. Evet yan gelip yatıyordu çünkü bi işe yaramamıştı...

Yaralarla ve çiziklerle yaşamayı öğrenemedin mi sen hala deyip aramaya kaldığım yerden devam ettim. Ne var ki bi yerim kanamışsa? Zamanla kanaması durmayacak, sızısı geçmeyecek değil ya. Ama yaralar, geçmişteki aşınmışlıkları zorla hatırlatmak için artlarında çirkin izler bırakır inadına...

Evet doğru deri kendini yeniler, insan kendini yeniler yara izlerinden bazıları kaybolur ama bazıları da kaybolmuyor işte! Yaralanırken duyduğun acıdan daha fazlasını duyuyorsun izleri gördükçe.

Geçmişin gölgesinde yeni başlangıçlar yapmak için küçük adımlar atarken kendimi sonbahar dalındaki tek yaprak gibi hissettim, rüzgarın beni incitmeye çok müsait olduğunu , bütün ötelemeye çalıştığım anılarımın derimin ve bilincimin her katmanına işlediğini görüp yapışkan bi umutsuzluğa kapıldım... Umutsuzluk tüm hayallerimin üzerini bir ağ gibi örttü. Depresif mod.

Bunları düşünmenin verdiği dalgınlıkla salonun kapısına gelmiştim bile, bitişikteki sapları metalik sarı ve metalik gri olan konsolumuzun çekmecelerini kontrol ederken sonunda aradığım şarj cihazlarını buldum. Biri telefonumun biri de laptopımınkiydi. Şimdi telefonla bilgisayarın enerji kaynakları ve pili bitik benlikleri arasında herhangi bi engel kalmayacaktı.

Birisinin beni de şarj etmesini diledim, birisinin bana yara izlerini önemsememem gerektiğini düşündürmesini diledim. Öyle biri yoktu.

Kendi kendime yetemememin verdiği utançla devam etmeliydim .. Devam etmeliydim çünkü öyle biri yoktu ..

12 sesleniş:

gerisi önemli değil... dedi ki...

yara izlerini önemseme, taş gibi kadınsın, merheme ihtiyacın yok, çabuk kapanır :)

Pink Freud dedi ki...

Taş gibi kadınsın kısmı bi tahmin mi :D

gerisi önemli değil... dedi ki...

sizi normal hayatta tanımıyorum elbette, tahmin sadece, ama taş gibiden kasıt vücut ölçüleri değil. sağlamsın, merheme ihtiyacın olmaz anlamında :)

Pink Freud dedi ki...

Ben de onu düşünerek sordum zaten de, pek de öyle güçlü olduğumu düşünmüyorum açıkçası.d

leon dedi ki...

bence yaraları sevmeyi öğren :P ben öyle yaptım... galiba yani öyle diyelim biz:)

Pink Freud dedi ki...

O kadar da yara izim yok ya okuyan da çürük çarık bi şey sancak :p

AlpereplA dedi ki...

Bir kere düşüp dizlerimi kanatmıştım bir kere ağır metal kapıya sıkışan tırnağım kırılmıştı bir de yere bir keresinde yere düştüğümde çenemi delen bi dişim var. Hepsinde ağlamış olabilirim ama hep küçüktüm ufacıktım. Artık pek umursamıyorum. Geçen sene pencere parmaklıkları ayakkabımı geçip ayağımı deldiğinde yaptığım salaklığa gülüyodum mesela :D

Pink Freud dedi ki...

Çocukken pencere parmaklıklarına kafamı sokmuşum sonra da çıkmamış demirci çağırmışlar :D
ama ne güzel yara bere izi kalmamış diğmi.d

wimparella dedi ki...

"inşa ettiklerini yıkmak için gelecekler bunun bilinciyle yaşa"

bazı yazılar var okumadan seviceğimi anlıyorum yazılarında bu var.

Pink Freud dedi ki...

Sagopa Kajmerden aforizmalar?

Bu arada teşekkür ederim :)

wimparella dedi ki...

bilen bilir sagoyu ;)

Pink Freud dedi ki...

Ben daha çok tırnak içindeki sözü googlea yazarak buldum ama olsun:D
İncilden falan sandım üslubu benziyor sanki