Sayfalar

Organik Domates ve Mekanik Materyalizm

"İnsanların organik olması bazen çok garibime gidiyor."
Hastane polikliniğinin karşısındaki bankta otururken arkadaşıma tam böyle söylemiştim ki
Yanımda oturan kadın;
" Nası yani? Bakımsızlar diye mi? Makyaj yapmıyorlar onu mu kastediyorsun" dedi.
Bu soru kadının konuşmamızı başından beri dinlediğini apaçık gösteriyordu.
Olabilir, insanlar çevrelerindeki insanları dinleyebilir, ama belli etmez!
Başkalarını bilmem ama ben bu tür "yabancı samimiyetlerinden" hoşlanmam.
Kadın bana döndü cevap beklemeye başladı.
Bense huzursuz kıpırdandım, yok saymaya çalıştım açıkçası.
Kadın ısrarla sordu da sordu, ben de karşıya bakmaktan vazgeçmeyerek yarım ağızla;
Hücrelerden oluşmaları, canlı maddeler falan diye geveledim. Sustum.
Israrla kadına bakmamaya devam ettim. Kadın da kalktı gitti.
Sinir olmuştum sebebi belki de kadının " insan organikliği dediğim şeyi domates organikliğiyle karıştırıp, inorganik domatesler nasıl çürük çarıksa insanların da makyajsız olanları organik oluyor" çıkarımını yapıp bunu bana teyit ettirme çabasıydı.
Evet desem orada bi nutuk çekicekti belki de bana.
"İç güzellik önemlidir" gibisinden.
Nasıl böyle sığ düşünebildi? Nasıl böyle sığ düşündüğümü düşünebildi diye gıcık oldum işte.
Oysa ben tek bi kurşunla insanın bitimini kabullenemiyordum.
Bütün o anılar, duygular, düşünceler o tek kurşundan sonra yokoluyor.
Kayıplara karışıyor insan, ne hırsından ne de tutkusundan geriye beş on damla kandan başka bir şey bırakmıyor.
Nasıl olur? Nasıl olabiliyor?
Ben o bankta kolu, bacağı kırık gözü çıkık insanlara bakarken ne düşünüyordum?
Mekanik materyalizm.
La Mettrie.
Genesis.
Distopya
Surrogates.
Makine-insan-robot.
I am robot.
Kadının makyajsız domates düşüncesi beni bunalttı.
Gerçekten çok bunalmıştım.
Bunlar Inception sayesinde geçti geçti!
Nolan kahramanımızsın.




4 sesleniş:

Burak Özkan dedi ki...

Evet, televizyonda bir trafik kazasında ölenlerden bahsettiklerinde veya ne biliyim, bir anda otobüs duraklarına çarpıp, otobüs bekleyen insanları ezen arabalardan bahsedilince, derin bir sıkıntı kaplıyor içimi ve bir yandan da narsist bir eğilim gösteriyorum. Sanki o ölenler, hayata dair sorgusal hiçbir süreçten geçmemiş insanlarmış gibi düşünüyorum. Bu bahane muhtemelen kendimi çarpık bir şekilde rahatlatmaya çalışmamdan kaynaklanıyor; çünkü ben 'düşünen' biri olduğum için öyle ucuz bir şekilde ölemem. Ne fena!

Oysa beni de köşe başında bir araba bekliyor olabilir; ben ise bu duruma karşı bir savunma olarak odama çekilmiş, hayattan soyutlanmış ve yatakta uyurken gelecek olan ölümü bekliyorumdur. Düşük bir ihtimal.

Pink Freud dedi ki...

Ölümle ilgli artık düşünmüyorum ben, sürpriz olsun biraz.d Her şeyi bu dünyada çözmeye çalışmayalım.
Üstelik pek inanmıyorum ben 2. bi hayata falan ama olursa da güzel olur:D
Bilmiyorum ya derin düşünmek falan da istemiyorum eğlenelim bence yaşamın en byük amacı mutlu olmak.d

Burak Özkan dedi ki...

Ahah. Bu sözleri biliyorum ben; genellikle dış bir etkenin yarattığı mutluluktan kaynaklanır. Umarım geniş bir zamana yayabilirsin sevincini.

Pink Freud dedi ki...

Hiç bi dış etken yok, genelde mtluyum ki ben.d ımm ama bi ara depresyon takılıyodum onun etkileri var blogta, özellkle ilk yazılarında fln