Sayfalar

Agnostik Tanrı

Ben tanrı yok demiyorum ki;
Benim tanrı kavramıma uyan biri yok.
Ya da dinler tarafından uydurulan genel-geçer tanımlardaki gibi biri yok diyelim.
Ama kuvvetle muhtemel ki evreni yaratan biri veya birileri var.
Bilerek ya da isteyerek yaratmış olmaları gerekmez.

Mesela bi yemek yapmak istersin içerisine çeşitli malzemeler katarsın, karıştırırsın, ondan eklersin bundan serpersin şundan dökersin ve bi karışım çıkar ortaya, sonra telefon çalar, acil işin çıkar, evi terkedersin müstakbel yemeğini de terkedersin. Sonra saatler geçer eve gelirsin, yemeğin içinde çeşitli organizmalar oluşmuş olur. Bu durumda sen de yarı yaratıcı olmuş olursun. İşte belki biz de birilerinin ocakta unuttuğu yemeğizdir.

Yemektekilerin ve yemeği yapanların dünyasının arasında zaman farkı vardır yani çöpe dökülme süremiz boyunca dünya dönecektir.

Düşünüyorum da insanlar da çok basit yaratıklar. Peki kime göre? İnsandan daha üstün yaratıklara göre... Bize göre bi bilgisayarı programlamak ne kadar kolaysa belki onlar da bizi programlarken hiç zorluk çekmediler.

Nietzsche diyor ya tanrı öldü, gerçekten ölmüş olabilir.
Ya da kendi yarattıklarına işkence etmekten, onları kandırmaktan zevk alan bi sadist olabilir.Uzaylılar dünyaya tohum serpip kaçmışlar diyen bi adam vardı. İlk okuduğumda çok manyak gelmişti. Adamın "ahah çok komik peki uzaylılar nasıl oluştu" gibi tepkilerle okunduğuna eminim. Varlığın en temelini aramaya çalışıyoruz. Evet bazılarımız bulmaya çalışmak kısmına bile geçemedi henüz.Temelde iki yanıt var. Mükemmel bi canlının her şeyi yaratması ya da her şeyin zaten başından beri varolması. Bunlar birbirlerinin içinde çok eriyik olay ve olgular.

-Tüm evreni yaratan mükemmel bi tanrı nasıl oluştu?
-Tanrı hep vardı. Oluşmaya ihtiyacı yok.
-Nasıl hep vardı?
-İnsanların aklı almaz.
Gerçekten de aklımız almıyor, yalan mı şimdi?

-Tüm evreni yaratan mükemmel bi tanrı nasıl oluştu?
-Evren hep vardı. Tanrıya ihtiyacı yok.
-Nasıl hep vardı?
-Hep vardı işte.
Birinci diyalogla ikincisi arasında bi fark yok.

Tanrının ya da evrenin hep varolması, varolma anlarının bulunmaması anlamına gelir.
Olaya analitiksel açıdan bakacak olursak da dilimizde oluş, kılış ve durum eylemleri vardır. Sürekli olan, olmaya devam eden hatta başlangıcı bulunmayan anlamına gelen bi eylem yoktur. Dili düşüncelerimizle oluşturduğumuza göre dilde olmayan bir şeyi de düşünemeyişimiz normaldir.

Sorun şu ki sonsuzluğun ne demek olduğunu sadece teoride kavrayabiliyoruz.(hatta bundan bile şüpheliyim) Pratikte sonsuzlukla ilgili hiç bir deneyimimizin olmadığı gibi deneyimi olan her hangi bi nesneye veya canlıya da rastlamadık.
Daha dünyanın yuvarlak olduğunu bile tam olarak algılayamıyoruz, ne kadar yürüsek yüzsek hatta uçsak bile sınırlar dışına çıkamayız ama bunu beyine yerleştirmek kolay olmuyor, kuzey yarım küreyi yukarıda, güney yarım küreyi aşağıda sanmamız gibi bi durum bu.

Özetle diyorum ki henüz bu kadar sınırlı bi beynimiz varken tanrıdan, öldüğünden veya hiç varolmadığından emin olamayacağız. Tabi bu "biz"e CERN'lü bilim adamları dahil olmayabilir.

O yüzden bırakalım bunları elimizdekilerin keyfini çıkaralım, ölümden sonrası sürpriz kalsın, gelecekte yaşayacaklarımızın ceremesini şimdiden çekmeyelim ya da mutluluğumuzu ertelemeyelim cennet masallarıyla... Şu dünyada en önemli şeyimiz mutluluğumuz; mutluluk da bi parça zevk bi parça huzur... O zaman ne diyoruz? Yaşasın agnostizm!

13 sesleniş:

leon dedi ki...

süper yazı:) ben de bir ara ciddi olarak Tanrı'nın küçük bir çocuk olduğunu, bizim de onun oyuncakları olduğumuzu düşünüyordum.dum diyorum da hala da bu düşünceyi kafadan tamamen sildim diyemem.:)koca bir soru işareti işte:)

Pink Freud dedi ki...

Ben sen şimdi tam olarak neye inanıyorsun neye inanmıyorsun tam çözemedim bunu blogtan başka bi yerde konuşabilir miyiz? =)

gerisi önemli değil... dedi ki...

tanrı mı? o da ney?! demek lazım bence. çünkü tanrının olup olmadığını tartışmak, düşünmek bile bir tanrı kavramını ortaya çıkarıyor sonuçta. çünkü insanın özgürlüğü kesin olarak tanrı'yı yok saymakla gerçekleşebilir. hatta bakunin der ya; eğer tanrı gerçekten varsa, onu öldürmek gerek.

agnostik düşünceye bu yüzden katılmam. bir tanrının var olabileceğini düşünmek bile kendi değerlerimizi oluşturma yönünde bir engelden başka bir şey olmaz. bilinemez demek kaçmak gibi geliyor bana. özgür insan için tanrı kesin olarak yok edilmelidir. özellikle zihinlerden.

Pink Freud dedi ki...

İnsanın özgürlüğü dediğinize göre varoluşçu olmalısınız ama ben insanı tamamen özgür olabileceğini düşünmüyorum yani bu görüşlere katılmıyorum sanırım :)
Descartes'ın "tanrıyı düşünüyorsak demek ki o vardır, olmayan bir şeyi düşünemeyiz" sözüne benzettim bunu. Bu görüşe o zaman hayali kahramanların hepsi gerçek olmalıydı antiteziyle karşı çıkılmış hani tanrı kavramı yaratılıyor diyorsunuz ya..
Ayrıca Voltaire;"eğer tanrı olmasaydı onu yaratmak gerekirdi."
Bakunin;"eğer tanrı olsaydı onu devirmek gerekirdi." demiş. Ben iki aforizmanın ortasında bir yerlerdeyim...
Eskiden agnostizmi ben de saçma bulurdum ama felsefe kümülatif ve ilerlemeyen bilgilerden oluşuyor, bilim de her şeyi aydınlatana kadar bu böyle kalacak, o yüzden tamamen var ya da yok diyemiyorum.

gerisi önemli değil... dedi ki...

çizgi film/roman karakterleri vardır ayrıca, iyi bir çocuk olup sen de görseydin keşke, kötü çocuk :)

ince nüans şudur ki tanrının olduğunu veya olmadığını düşündüğünüzde hiçbir geçerli neden olmadan sizi bile onun yarattığı sonucuna çıkabilirsiniz. bilim her şeyi andınlatmayabilir, en azından bir çok şey teoride bile kalabilir. evrenimiz ilk evren mi mesela? sırf bu yüzden "insan acizdir, her şey tanrının elindedir" noktasına gelinebilir. siz kendi gücünüze inanın bence. eğer tanrı gerçekten var ise insanları ortalıkta bırakmayacaktır, ona yardım edecektir, ki deizm de bu yüzden saçmalık bence.

çizgi karakterler insan özgürlüğü önünde bir engel değildir ayrıca :)

hem varoluşcular gibi hayatıma bir anlam katma düşüncesinde değilim, insan kalabileyim yeter.

Pink Freud dedi ki...

Tabi ki çizgi kahramanlar olduğuna inanmakla tanrı hayali kurmak arasında fark var ama benzerlik de var:)
Hani Freud'a göre tanrıya inanmak bi savunma mekanizması ya büyülü, olağanüstü yaratıklar oluşturmak da bi savunma mekanizması bence.
ben bi ara gerçekten"insan acizdir, her şey tanrının elimdedir" şeklinde düşünmüştüm ama ne olursa olsun bizi bu şartlarda yaşatan bi tanrıyı sevemeyeceğim ve hayatımı da müstakbel tanrımın isteklerine göre şekillendirmiyorum şekillendirmeyeceğim :)

gerisi önemli değil... dedi ki...

ama içinde varolabileceğine dair bir şüphe var en azından. önemli olan onu da öldürmen işte, gerçekten içindeki o şüpheye sığınabileceğin durum gelirse eğer, düşünmeden sığınabilirsin çünkü, kendi gücünü yadsıyarak. bu yüzden insan kalmak çok önemli bence, güç içimizde :)

Pink Freud dedi ki...

Evet bence var ama bizi unutmuş, eğleniyor, sadist vs vs şeklinde düşünüyorum ve ona yalvarılıp yakarılmakla (dua) bi şey elde edilebilineceğini düşünmüyorum...
Zaten o gücü çıkarsak her şey hallolacak ama kolay da değil hani :)

gerisi önemli değil... dedi ki...

duayı tanrı kabul etmez, sıkma canını :)

eğer bir şeyi gerçekten istersen, içinde şüphe olmayacak ama, o olur, ol de olsun, öl de ölsün :)

Pink Freud dedi ki...

Olmadı olmadı işte! Secreti okuyup bi şeyler yapıyım dedim olmadı :D

gerisi önemli değil... dedi ki...

ben secret i okumadım, ne yazdığını bilemeyeceğim. ama şüphe kalmasın içinde, acaba olmasın. olur o zaman :)

Ozan MERİÇ dedi ki...

Aklına sağlık. Özellikle son paragrafına bayıldım. Ben de şöyle bir şey yazmıştım baya önce. Altındaki tartışmalar kafanızı ağrıtmasın...

http://ozanmeric.blogspot.com/2010/06/anne-bu-ney-cldrtan-sorular-serisi-1.html

Pink Freud dedi ki...

"Aklına sağlık" sözünü çok sevdim teşekkürler =)
Bakıyorum linke de