Gene antifeministliğimi ortaya koyarak kadınlar özgürleşiyor da ne oluyor? diye soracağım.
Sanki beyaz atlı prens imgesinden kurtulabiliyorlar.
İyice sıkışmış haldeler modern mi olsalar evlenip yuva mı kursalar (bu deyime hayranım) yoksa özgürce istedikleri kişiyle beraber mi yaşasalar mükemmel insanı bekleyip kendilerini ona mı saklasalar?
Ne yapsalar da mutlu olsalar?
Seçenekler arttıkça kararsızlık ve tatminsizlikleri de artıyor.
Hangi kadın ne kadar okumuş bilgili kültürlü olsa da hayallerinin erkeğini beklemiyor?
Çok sinirlendim.
30 sesleniş:
:)şu medeni hal durumunu da kadınlardan başka sorgulayıp duran yok gerçekten.bi kadın emin olamıyor bi gün evlenip evlenemeyeceğinden.kariyeri de olsa, ev hanımı da olsa durum aynı.halbuki adamlar "nasılsa bi gün evlenirim" rahatlığıyla misler gibi yaşıyorlar.sinirlenmemek elde değil :)
Evet ya aynen :)
Bir de bekaret mevzusu var tek taraflı sıkıntı.
Sinir bozucu!
bu meselenin de zamanı var bence çözülmesi için.şuanda çok ters bir jenerasyondayız.bizim bi üst jenerasyon bekareti aşırı önemseyenler tarafından büyütülmüştü.tabi kültürel farklılıkları kıyaslama gibi bir alışkanlık da yoktu o zamanlar.bizi büyüten jenerasyonsa, hem öğrendiklerini aktarmak istiyor ama hem de kendini diğer kültürlerle de kıyaslayıp daha ılıman davranmak istiyor böyle kafayı yemek üzereler.namus deyince neyi referans alacağımızı bilemiyoruz.bence bu sorun, böyle bi ref. noktasının olamayacağı kabul görünce çözülecek.tutuculuk da rahatlık da eleştirilmemeli bence.herkesin mahremi kendine.
Yeşime katılıyorum. Evet herkes kendi düşüncesi ve yaşantısında özgür olmalı. Mahrem ve özel olmalı. aslına bakarsak bu arz taleb meselesi.
Feminizm ile hayallerdeki sevgili arasında nasıl bir tezatlık kurabildin anlamadım açıkcası.
Feminizm özellikle ana-akımdan okursan erkeğe sırt dönmek olmadı hiçbir zaman, aksine erkeklerin yanında KADIN olarak dik durabilmek ve hak savunusu üzerine yükseldi. Erkek dünyasına, kadın dünyası olarak alternatif yaklaşımlar sundu.
Bu kadar yüzeysel bir eleştiriyi sanırım kendi sıkışmışlığına vermek gerekiyor!
yeşim; yine söylediklerine noktasına virgülüne kadar katılıyorum :)
Çözüm önerin mantıklı ve makul.
Ben de elimden geldiğince insanları yargılamamaya çalışsam da iş kendi hayatıma gelince ne yapacağımı şaşırıyorum.
Hata yapmaktan çok korkuyorum bazen, bazen de hata yapa yapa öğreneceğim diyorum sonra son pişmanlık ya fayda etmezse diye şüpheye düşüyorum falan. Kafam karışık yani :(
Prof; arz talep meselesinden tam kasıt?
yaş tahta evet senin de yazdığın gibi anlamamışsın mevzuyu.
Neyi ıskladıgımı acabilir misin biraz?
Antifeminist ibaresi sadece o cümle için geçerli yazının tamamı için değil.
Kadınlar özgürleşseler bile mutlu olamıyorlar diyorum. Bu durumda özgürleşmek için çırpımak beyhude bir uğraş oluyor bu da sinir bozucu.
problem zaten bu konuyu tek bir düşünce yapısına indirgemekten ve tek bir doğru bulmaya çalışmaktan ileri geliyor bence.işin ironik yanı, bekareti savunan kişi kendini vicdanen gerikafalı bulurken ya da öyle bulunmaktan utanırken, bekareti savunmayansa hafifmeşrep olarak algılanma olasılığından utanıyor.vicdanımız öyle veya böyle bizi rahat bırakmıyor.
Aslında doğru dediğin mutlak doğruyu aradığım falan yok sadece hangi seçenekten daha az zarar görürüm diye hesap yapmaya çalışıyorum :/
Sanırım yine bir yorumu yazıp göndermeyi unutmuşum neyse:) Su kelime doğrulama işi hep köstek!
Daha az zarar görmeye çalışıyorum diyorsun ya hayat öyle zor geçer hele ki bir de arzularına gem vuruyorsan.
Kendime adıma hayata hep çocukken oynadıgımız oyun gibi yaklastım. Hani arkada bir arkadaş bekler ve sen kendini geri geri bırakırsın, arkaya doğru düşerken beynin bağırır güven olmaz diye ama arkadaşına güvenirsin. Düşme hissi garip bir haz verir, yakalanmak da. Evet bazen arkadaşın piçliği tutar, tutmaz seni. Can yanar ama hem güven hissi hem de serbest düşüşün hazzı başkadır.
Bak polyanacılıktan bahsetmiyorum, çünkü kimi zaman canım yandı ki kimisinin acısı kabuk tutmus da değil, ama çoğu zaman tadım yerimdeydi. O yüzden hesap kitap zor iş, çoğu zamanda tutmaz :).
Daha baştan birbirlerinin değerlerini bilerek ve kabul ederek bir yaşam tarzını benimsiyorlar demek istedim.
Bilgili ve kültürlü kadın evlenip yuva kurmaz mı ki? Ya da şöyle diyelim: Neden modern olmak ve evlenip yuva kurmayı farklı şıklara koyuyoruz ki?
yaş tahta; sağol ama senin formüllerin benim hayatımda etkisiz.
prof; peki .d
npv; konumuz o değil, kullanılagelmiş biçimde anlam yükledim sözcüklere
Etkisizden öte tercihlerinin arasında olmadığının farkındayım.
Kendimden örnekler veriyorum, çünkü kendi tercihlerinden de memnun değilsin ve yazdıklarından sıkışmışlığın, huzursuzluğun açıkca okunuyor ve hal böyleyken senin yüz döndüğün bir noktadan bakan biri olarak görüyorken kendimi paylaşıyorum. Bu yüzden hoş gör.
Ve yazdıkların aslında hep aynı nokta üzerinde dönüyor, belki sen de farkındasındır ya da değilsindir somutlama ukalalığına düşmek istemem ama sunu da söylemeden geçemem; insanın evrim süreceğinde kazandı içgüdülerden biri güneşin odağına bakmamak. Ne yazık ki bu içgüdü üzerine çok fazla şey bina ediyoruz.
Üzgünüm bu yazıya yaptığın ilk yorumdan sonra fikirlerine değer vericeğim biri olmaktan uzaksın. Huzursuz da olsam sıkıntılı da olsam en azından insanlara karşı saygımı koruyabiliyorum soğukkanlılığımı da.
Güneşin odağına bakıp böyle davranıp mutlu oluyorsan gerçekten de ne mutlu sana
İlk yorumum evet sivri, ama senin ilk cümlen kadar değil, en azından nazarımda.Lakin sonrasında yorumlardan gidince kastının ne olduğunu anladım. Ama yukarıda da dediğim gibi bir yorumu yazıp göndermeyi unuttum, açıklamanın üzerine ilk mesajıma ayar veriyordu. İnsanları bir yazısı/sözü üzerinden giyotine yatırmak, mizaç ile ilgili sanırım senin de bir kaç kere dinlendirdiğin gibi.
Fikirlere değer vermek/vermemek değerli ya da değersiz kişiden bağımsızdır. Hangi fikir bir ve hatta o kişinin ki?
Son olarak insanlar her zaman kendi hayatlarında hep körler, bu benim için de geçerli. Kel/merhem sendromu! Keşke "ne mutlu bana".
Lakin saygısızlık ettiğimi söylüyorsan da özür dilerim ve hırçınca yazmış da olsam yargılamadığımı bil!
Diyorsun ki fikirlerime değer vermezsen bile ben değerliyim.
Yapma bunu
Ben kimseden tavsiye istemiyorum
Hiç kimsenin davranışının-duruşunun-hayatının bana öğüt verebilecek nitelikte olduğunu sanmıyorum özellikle de blog yazan ve benim blogumu okuyan biriyse.
Bu cümle iyice sindirilmeli...
Tam tersini söylüyorum, bana değer verme, değerli olduğumu da düşünmedim. Aksine su olduğumu bilirim, ama ne deniz oldum, ne nehir kaldım.
Öğüt vermek mi? "-melisin"li "-malısın"lı yüklemler kullandıysam bile amacım bu değildi.
Konumuz değil senin konun o değil. Ama ben müsadenle yazının neresine takılacağıma kendim karar vermek istiyorum
"Hiç kimsenin davranışının-duruşunun-hayatının bana öğüt verebilecek nitelikte olduğunu sanmıyorum özellikle de blog yazan ve benim blogumu okuyan biriyse."
Bu iyiymiş, sevdim. Başka bir şeyler daha demek istiyorum ama sanırım bu kadarı yeterli. Gerçekten sevdim bu görüşü. Daha doğrusu ifade edilmiş olmasını.
npv; tabii müsade senin istediğin yerine takıl .d
Burak; Her ikisini de sev. Hem fikrimi hem de ifade etmemi sev. Sev sev sev! .d
Buna benzer açık ve net ifadelerde daha çok bulunursan, severim tabi. Bazı kayıtlarının halinden senin de haberin var. :D
Bu arada neşeli bir duruş var sanki, o da güzelmiş. ;)
Bazı kayıtların halinden haberin var derken kastettiğin şey tam olarak ne ?
Yanlış hatırlamıyorsam, sen de bahsediyordun bir ara, blogun artık eskisi gibi olmadığından. Ne biliyim, sanki eskiye nazaran artık daha çok "ağzına geleni" söylüyormuşsun gibi geliyor.
hayallarinin erkeğini beklemek toplumun bekaret,evlenilecek kız eğlenilecek kız,kadın olmak,annelik yapmak gibi çoğunlukla gizli aslında bariz baskılarından sıyrılabilmek içindir kanımca.kadın bu duvarların ortasında tutkularıyla cebelleşip durur ve onu bu durumdan kurtarabilecek tek kişi hayallerinin erkeğidir.
Burak; ağzıma geleni söylemem daha iyi mi peki? .d
Gezenti; olabilir farklı bir bakış açısı (:
Bilmem, eskiden daha iyiydi sanki. Daha oturaklı. Belki de eski halini özlüyorumdur; daha az insan vardı. Daha az yorum. :D
Kıskandın mı? :p
Şaka bi yana sonuçta blogun ilk zamanlarından beri tanıdıklarım daha önemli oluyor .d
Kıskanmadım ama bir şekilde daha az yorum bırakmama da sebep oldu diyebilirim. Çok kalabalık olunca insanın kafası karışıyor. :D
Neyse, söylediğin çok hoş bu arada. Kendi üstüme de alıyorum. Bi ara tektrardan uzun uzun sohbet ederiz umarım. Ben de ygs'ye hazırlanıyorum bu aralar. Bir de kısa film çekim olayları var. İzmirin de film festleri oluyormuş diye duydum. Bakarsın, oraya da uğrarım ilerleyen zamanlarda. :)
Görüşmek üzere pinkyfreud hanım.
Yorum Gönder