Sayfalar

Trainspotting Ve Genç Werther'in Acıları'nın Düşündürdükleri

Genç Werther'in Acıları'nın insanları intihara meyilli hale getirdiği söylenir özellikle de gençleri.
Fakat bana ters etki yaptı intihardan soğudum, soğumakla kalmayıp tırstım da.
Zavallı Werthercik, kafama sıkıp gideyim buralardan derken alnına sıkıp bütün gece beyni akmış şekilde ölümü bekledi.

Oysa ki bana silahla intihar en kısa süre acı çektiren, en kesin çözümmüş gibi geliyordu.
Bir de aşırı doz uyuşturucudan ölmek var; tabii şanslıysan, eğer bir salak seni hastaneye falan götürürse, sen de ağır hasar almışsan sinir sistemin felç olmuş şekilde yaşamak zorunda kalabilirsin. Bir de öldürücü dozun miktarını, yapılış şeklini bi eroinman bilir ancak. Şimdi bana damarını bul enjeksiyondaki sıvıyı boşalt deseler kalırım öyle. Dün de Trainspotting'i izleyip bozuk psikolojimi iyice bozdum. Gerçi orada intihar eden falan yoktu ama bolca eroin tüketmek de bir nevi ölüme niyetlenme.

Çokça ilaç yut desen o da ölmemek açısından çok riskli, karaciğerin iflas eder hastanede ciğer bekleyerek yaşamaya devam edebilirsin.

Daha birçok yöntem bulunabilir tabi ama hangileri acısız olacak?
Yüksek bina bulup çatısına çıkmak çok zahmetli ve tantanalı."Gençlerimize Ne Oluyor" başlığında anahaber bültenlerinde, gazete sürmanşetlerinde sık sık adınız geçer artık.

Ben kendime hedef koymuştum geçenlerde; 30 yaşıma kadar yine böyle mutsuz olursam, hayattan beklediğim hiçbir şeyi elde edemediysem intihar edecektim. Tabi burada lay lay ölmeyi planlıyorum deyince işin bi ciddiyeti kalmadı. Ama gerçekten beynim akmış şekilde ölümü beklemek istemiyorum. Neyse.

30 sesleniş:

İnsan olun biraz... dedi ki...

Ölmeyi planlıyorum , dediğin anda senin de dile getirdiğin gibi biraz laylaylom oldu.Yazık ettin ince işlenmiş planına.

Pink Freud dedi ki...

İnce işlenmiş plan?
30 yaşına gelince intihar etmekse, ben bile yazarken güldüm.d

Mia Wallace dedi ki...

bence silahla ölmek en acılı ölümlerden biridir. Ben uykumda ölmek istiyorum. Trainspotting kitabını aldım okudum elbet, ama o dediğin salaklar bolca vardı. Hastaneye kaldıran, kurtaran:)

Pink Freud dedi ki...

Bence bi insanın yaşamak kadar ölmeye de hakkı vardır.
Niye ölmesine mani olunmaya çalışılıyor anlam veremiyorum aslında :/

İnsan olun biraz... dedi ki...

Ölme hakkı kesinlikle olmalı buna karşı değilim zaten şuan öleceğim desen kim sana engel olabilir mi,
İnce işlenmiş plan ise bir ironi idi, sence her ironiden sonra bu bir ironi yazmalı mıyım?

Pink Freud dedi ki...

Dikkat edersen -ince işlenmiş plan yok orada- gibisinden bi cümle kurmadım.
İkinci cümleden anlaşılacağı üzere hangisi anlamındaydı.
İroniyi fark etmiş olmalıyım ki kendimin de güldüğünü söylüyorum?

İnsan olun biraz... dedi ki...

Ber laf geri kalma sakın.

orhan dedi ki...

bence de insanın yaşamak kadar ölmeye de hakkı var. ama göründüğü kadar basit olsa keşke.

birincisi ölmenin yaşamaktan daha az acı olduğunu bünyesinde hissedenler genelde ölüm şeklini dert etmiyorlar. d.f. wallace'ın şu güzel yorumunu okumanı tavsiye ederim:
http://obisp.blogspot.com/2009/09/so-called-psychotically-depressed.html

ikincisi her intihar acılara/uyumsuzluğa nihai bir çare arayışı. yani yaşamak için gerekli çarelerin tükendiğine olan inanç sonucu intihara başvuruyor insan. bu bakımdan intihar ne yazık ki savunulabilir bir şey değil çoğunluk için çünkü a) tembelliğe ve dolayısıyla sömürüye oldukça açık (avustralya da çok tartışılan intihar kitleri satılmaya başlandı mesela yakın zamanda), b) çoğu zaman çaresizliğin sanrıdan ibaret olduğu veya çaresi bulunabilir olduğu ortaya çıkıyor. yani intihara kadar çare bulunabiliyor.

sonuç olarak nasıl ki bir insanın yaşamak kadar ölmeye de hakkı varsa insanların da o insanı yaşatma ve ona çareler bulmasında yardımcı olma sorumluluğu var.

ps. birkaç acısız (hatta zevkli) intihar yöntemi biliyorum ama söylemeye niyetim yok hiç :)

lorelai dedi ki...

30 yaşına kadar istediğini elde edemediysen elde edebilmek için önünde olası bir hayat hala vardır.bu hayatı yaşamak yerine intiharı seçmeye planlamak gerçekten çok ilginç pink freud.yargıladığımdan değil ama gerçekten ilginç geldi.bu şekilde intihar eden var mıdır diye de düşündürdü.sonra bu konuda hiçbir şey bilmediğimi fark ettim.ölümü hissedemedikten sonra kendimi öldürmenin bir manası yok bence.nihayetinde ölüm varken ben yokum.o halde intihar nedir ki?

bir de trainspotting de beni en çok bebeğin ölümü etkilemişti.ve o noktadan sonra filmden kopmuştum.kendi kendime "aman tanrım!" diye sayıklar olmuştum.lakin iyi filmdi vesselam.

leon dedi ki...

açıkcası intiharın hem haklı oluşunu ciddiyetle savunabilirim hem de tam tersi böyle bir hakkımız olmadığını savunabilirim.ciddi önermelerle.ancak bu konu gerçekten çok hassas.fikirlere saygı duymayı tercih ediyorum bu yüzden.ayrıca umarım 30a kadar istediğin her şey olur:)
bir çok mal insanın ölümü aklından geçirmeden mal mal yaşadığını düşünürsek senin gibi birinin kaybı bu dünya için ciddi biir acı bence.
ayrıca silahla acısız ölebilirsin.nereye ateş edeceğini iyi ayarlamak lazım.:)
ve tabii acısız sürü ile ölüm yöntemi var.eğer uygulama aşamasına geçecek olursan biraz araştırmayla öğrenebilirsin.ya da git tıp okuyan birine sor kasma :)
son olarak bu mia için:uyurken ölmek hiç güzel bir şey değildir,çünkü yüksek ihtimal boğularak ölmüşsündür demek:)
saygılarımla

Unknown dedi ki...

o kadar basit olsa keşke dimi ölmek,ölümü seçmek..ne kadar kolay yahu.. hadi ben şu yaşıma geldiğimde öleyim..böle hayatın mehtabını s2eim.. psikolojiyle bu kadar alakadar olup intihara meyili seçme eğiliminde olduğunu bilmek şaşırttı beni ama bunu düşünmene güldüğünü bilmekte rahatlattı...neyse bunları da geçtim genel yorumlar acılı acısız ölüm üzerine kurulmuş bence zevkten ölmek en mantıklısı olurdu genç yaşta öleceksek:D

tembel hayvan dedi ki...

Ben üniversite bitinceye kadar bekleme kararı aldım intihar için :P
Silahla zaten sakat ya, profesyonel olmak lazım, ağzı burnu dağıtmak var sonra. İlaç da, işte ne alıyolar intihar için onu bilemiyorum, biri yazıp verse bunları bunları al tak diye gitcen diye, olur öyle :D
Trainspotting de hakkaten sinir bozucu ama. Hele o bebeğin ölümü o derece kendilerinden geçmeleri çok garip bi filmdi.
Genç Werther'in Acıları'na ise diyecek pek bişeyim yok. İntihara değil de ümitsiz olsa da o derece aşık olabilmesine özendim. Ve üçünden biri ölmeden rahat edemeyecekti Werther kendince en yararlısını seçti. Yapabileceği en iyi şey buydu. Ama işte keşke o derece acı verici şekilde ölmeseydi.

leon dedi ki...

bir de bana öyle geldi ki werther'in öyle acı çekerek ölmesinin bir sebebi var.intiharı çözüm olarak görüyor acılarına artık bir son vereceğini ve hayattan daha iyi olduğuna karar veriyor ama silahla intihar(çok düşük ihtimal acı çekilir aslında) edip acı çekmesinde ölümün bir çözüm olmadığına işaret edilmiş olabilir.ölürken de yaşamdaki gibi acı çekebiliriz düşüncesi.ve ölüm sonrası da belki aynı acı devam eder. gibi gbii gibi.şahsım adına bu şekilde acı çekerek ölmesinin bir nedeni olduğunu düşünmekteyim yani.pek iyi ifade edemedim ama idare ediniz beni :)

Pink Freud dedi ki...

Orhan; Acısız ölümü anladım da peki ya zevklisi? ımm yine çeşitli kimyasallar aracılığıyla gerçekleşiyor olmalı.
Cidden çok merak ettim yalnız, her insanın alabileceği ulaşabileceği şeylerle mi sağlanıyor onu söyle bari.d
Başkalarını yaşatma sorumluluğu.. Bu konu üzerinde kesin bi karara varamadım. Mesela yaşamak isteyen bi kişiye yaşaması için yardım etmediğimizde kötü biri mi oluruz yoksa etkisiz eleman mı? Ona iyilik yapıp hayatını kurtardığımızda iyi, kadere(hayatın akışı)na bıraktığımızda kötü. Bilmiyorum :/


Lorelai senin yaklaşımın da bana ilginç geldi. Sürekli yapabileceklerimiz için yaşıyoruz, yapabildiklerimiz için değil. Sonuçta 30 yaş meselesinde ciddi olsam buraya böylesine eğlenerek yazmazdım onu bi belirteyim önceden.d
Ama düşününce genel olarak hayatın 30 yaşına kadar şekillenir ve ondan sonra istediğin hayata kavuşmak için çok idealist ve azimli olman gerekir.
"Ben varken ölüm yok ölüm varken ben yokum." sözü de bi anlık rahatlıktan başka bir şey ifade etmiyor benim için. Öyle anlar olur ki varlığından da şüpheye düşersin..


Lola; O kadar basit olmadığından mütevellit hala yaşıyorum hala yaşıyoruz.d
Psikolojiyle ilgilenince ne oluyor ki? İnsanın düşünce sistemi, duygulanım şekilleri, güdüsel davranışları.. Bunları öğrenince çok mu mutlu oluyoruz?
Ha tabi bilmenin verdiği hazdan bahsetmiyorum o ayrı.
Evet yazıda ciddi değildim ama intiharın bana anlamsız dünyadaki en anlamlı şey gibi geldiği de olmuyor değil.

Pink Freud dedi ki...

Tembel hayvan; değil mi yaa şöyle bi reçete olsa elimizin altında dursa.. valla çok güzel olurdu.d
Bi arkadaşım denemiş onu iki üç gün boyunca uyumuş çok iğrenç bir şey diyordu, bilinçlilikle bilinçsizlik arası bi durummuş.
Gerçekten öyle bebek ölümleri oluyormuş yalnız, çok önceden gazetede mi ne okumuştum, aşırı derecede moral bozucu.
Ve umarım hayatın boyunca ümitsiz aşk yaşamazsın, bu haldeyken bile karamsarlaşabiliyosun hele o zaman.. Cidden çok kötü.


Leon; Tabii ki Werther'in intiharının kendine göre haklı sebepleri vardı fakat bize göre hiçbir zaman haklı sebebi olamayacak. Aynı şekilde sen desen ki çok acı çekiyorum katlanamıyorum bi amacım kalmadı vs bu bi başkasına ne yazık ki zayıflık ya da tembellik olarak görünebilir. Gençsin, zekisin osun busun herkes bi çözüm yolu olduğunu güzel günler için mücadele etmen gerektiğini nasihat edecektir. Buna ben de dahilim. Artık refleks halini almış; ağlayan birini gördüğünde ona hemen teselli sözcükleri söylemek gibi.

orhan dedi ki...

bu ciddi bir konu. tartışmak için olayı her yönüyle ele almak gerek. intiharı sadece kişinin kendi kararına indirgersen olayın sadece sonucuna bakmış olursun.

iyi kötü meselesi değil de sorumluluk meselesi olarak bak buna. birinin intiharını onaylamak aynı zamanda katil olmak anlamına da geliyor. yani biri seni kendi silahıyla vurmuyor da seni kendini vurmaya zorluyorsa buna intihar denemez di mi?

yaşaması için birine yardım etmediğinde buna gücün olduğu halde eğer o kişi için çabalamıyorsan buna rağmen "kendi kararıdır" diyorsan kendini kandırmış olursun, intiharda senin de sorumluluğun vardır. etkisiz olmak denemez buna. kaderin akışı hiç denemez. insanlar doğanın fiziksel zorlu şartlarından değil, yine insanlar yüzünden intihar ederler (zorlu doğa şartlarında insanın yeri geldiğinde kendi arkadaşının cesedini bile yiyebildiğini biliyoruz). yani bir insanı intihara iten baş etken insanlar iken insanların, intiharı o kişinin "kendi kararı" olarak kabullenmesi intihar eden kişi için "kendi seçimim" sanrısı yaratır ama biz insanlar için "kendi seçimi, saygı duyalım" demek kendimizi bundan aklamak demektir sadece.

peki intihar ne zaman bir insanın kendi kararı olarak kabul edilebilir? malesef buna genel bir yanıt asla verilemez. her kişi özelinde cevaplanması gereken bir soru bu. prensip olarak her insanın yaşamasında sorumluluğumuz var. ama çaresi bulunamayan, ölümü yakın veya sürekli dayanılmaz acılar içindeki hastalara kendisinin kararı ve yakınlarının şahitliği olmak kaydıyla ötanazi uygulanabilir. bu bile kararı kolay bir durum değil aslında.

diğer durumlarda kişi intihar edene kadar çareler aramak (vazgeçirmek/ engellemek, yalanlar söylemekten bahsetmiyorum) kaçamayacağımız bir sorumluluğumuzdur. kişi intihar etmiş ise kararına saygı duymak kadar kararın sorumluluğunu sadece intihar edene yükleyemeceğimiz de gözden kaçmamalı. elimizin kanlı olmayışı katil olmadığımız anlamına gelmez. her intihar cinayettir, maktül ölüme razı olsa bile.
http://obisp.blogspot.com/2009/10/ubuntu.html

orhan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
orhan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Pink Freud dedi ki...

Linkteki yazıyı okudum ubuntu çok iyimser bi felsefeymiş.
Fakat hala tanımadığım bi insanın yaşamasını niye isteyeyim diye düşünüyordum ki aklıma şu geldi;yaşama hırsı olmayan insanlar intiharı seçer ve yaşama hırsı olmayan insan isteyerek, zevk alarak başka insanlara zarar vermez. Werther örneğinde olduğu gibi. İşte bu durumda evet evet onu kurtarmalıyım diyorum.
Ama aynı zamanda belki de kendini öldürmek isteyen kişi için en iyi seçim ölümdür. Burada dünyadan, insanlardan bıkmış birinden söz ediyoruz. Ona ne yardımımız dokunabilir ki? Diğer insanlardan daha mı fedakarız daha mı yardımseveriz daha mı vefalıyız daha mı anlayışlıyız? Onun yanında olarak ne kadar süre ona destek olabiliriz? Werther'e Lotte'den başka kimin bi hayrı dokunabilirdi?
Ben insanlar yüzünden ö"lmek isteyen birine ne yapabilirim? Sen hep yanlış insanlaraa yanlış yerde ve yanlış zamanda denk gelmişsin aslında yaşam da insanlar da harika!" diyebilir miyim? Hadi diyelim söyledim bunları anlatmakla elimize hiçbir şey geçmez anlatılanları uygulamalı olarak göstermek lazım ve o insanın hayatında olmam onu sevmeme bağlı?
Herhangi birinin ölümünden sorumlu olacağımı düşünmüyorum onu üzüp kırmadıktan sonra.
Belki de bencilim.

orhan dedi ki...

devam...

ben insanlar yüzünden ö"lmek isteyen birine ne yapabilirim? sen hep yanlış insanlaraa yanlış yerde ve yanlış zamanda denk gelmişsin aslında yaşam da insanlar da harika!" diyebilir miyim? hadi diyelim söyledim bunları anlatmakla elimize hiçbir şey geçmez anlatılanları uygulamalı olarak göstermek lazım ve o insanın hayatında olmam onu sevmeme bağlı?
(ölmek isteyeni dinlemek yeterlidir çoğu zaman. zaten çoğu zaman insan kendisini kimse dinlemediği için ölüme döner yüzünü. bu gibi durumlarda tavsiyeler, telkinler istemez insan. hatta isteyeceği en son şeydir yardım. ama yardım isteyemediği için intihari kabullenmek ona saygi duymak değil, onu anlamamayi devam ettirmektir sadece. evet hayatın yaşanabilir olabileceğini sözle değil uygulamayla göstermek lazım. ama birisinin kendisini dinlediğini, onu anlamak istediğini görmesi bile yaşamak için iyi bir neden. hatta yaşamı anlamlı kılan da zaten insanın kendisini dinleyen birileri olduğuna dair inançtır. ben şu an cümleler kurabiliyorsam bunun sebebi başkalarının benim cümlelerimi anlayabileceğine dair inancımdandır. eğer kimsenin söylediklerimden hiçbir şey anlamadığını görsem asla konuşmaya cesaretim olmazdı. çığlık da bir iletişim biçimidir. "yardım edin" anlamına gelir çoğu zaman)

herhangi birinin ölümünden sorumlu olacağımı düşünmüyorum onu üzüp kırmadıktan sonra.
belki de bencilim.
(bir kişiyi üzmek için illa onun canını yakmak gerekmez. çocuk ağlamıyor diye ona meme vermemek onu aç bırakmaktır. çocuk istemiyor görünüyorsa, istemekten korkmasına sebep olan bir şey var demektir. korkulara saygı duyulmaz. bu korkuların haklı olduğunu onaylamak anlamına gelir. kendini öldüren biri cinayetten en az sorumlu olan kişidir. çünkü o şunu söylemektedir bize: yaşamam için tek bir seçenek bile birakmadiniz bana.
insanlar arasında yaşamak istemeyen bir dağ kulübesinde tek başına münzevi bir hayat sürebilir. ama bunu değil de ölmeyi tercih etmek kişinin yaşamakla değil, insanlarla sorunu olduğunu gösterir. sorun yaşamak değil de insanlarsa cinayetin baş sorumluları da insanlardır.)

orhan dedi ki...

(diğer önceki iki yorumumu sildim. iki kere "yazı çok uzun" uyarısı vermişti blogger. o yüzden oldu.)

linkteki yazıyı okudum ubuntu çok iyimser bi felsefeymiş.
(iyimser değil bence. kendine dürüst bir bakış açısı. eğer insan sosyal bir varlıksa en az kendisinden sorumlu olduğu kadar diğer insanlardan da sorumludur. bazılarını kabul edip bazılarını dışlamak "korku ve cehalet temelli" bir anlayıştır)

fakat hala tanımadığım bi insanın yaşamasını niye isteyeyim diye düşünüyordum ki...
(anlatamadım sanırım. tanımadığın birini yaşamasını istemek değil bu. kimse adına zoraki bir şeyler istemekten bahsetmiyorum. sorumluluktan bahsediyorum. birisi kendini öldürüyorsa ortada bir yanlış vardır ve bunun tek sorumluluğu intihar edene yüklenemez. sen değil miydin "bir insana yapılacak en büyük kötülük ona ilgisiz kalmaktır" diyen? o kişiyi anlamadan dinlemeden asla böyle bir peşin kabule girilemez. tekrarlıyorum cinayettir bu.)

aklıma şu geldi;yaşama hırsı olmayan insanlar intiharı seçer ve yaşama hırsı olmayan insan isteyerek, zevk alarak başka insanlara zarar vermez. werther örneğinde olduğu gibi. işte bu durumda evet evet onu kurtarmalıyım diyorum.
(olmadı. intiharı insandaki yaşama hırsının azlığı ve çokluğuyla değerlendirirsek bu bizi güçlü olanın herkesi öldürme yetkisi olduğu kabulüne götürür. yaşama hırsı olmayan insanın da başkasına bilerek zevk alarak zarar veremeyeceğini söylemek de aynı şekilde yaşama hırsı olsa başkasına zarar vermekten çekinmeyeceği ve hatta bundan zevk alacağı kabulünü öncüller. kişiyi kurtarmak için onun zararsız olmasının gerekmesi ise bizi insan değil kahraman yapar. halbuki kahraman değil, insan olmaya çabalamalıyız. yanlış yerlere bakıyorsun ve beni gittikçe şaşırtıyorsun.)

ama aynı zamanda belki de kendini öldürmek isteyen kişi için en iyi seçim ölümdür. burada dünyadan, insanlardan bıkmış birinden söz ediyoruz. ona ne yardımımız dokunabilir ki? diğer insanlardan daha mı fedakarız daha mı yardımseveriz daha mı vefalıyız daha mı anlayışlıyız? onun yanında olarak ne kadar süre ona destek olabiliriz? werther'e lotte'den başka kimin bi hayrı dokunabilirdi?
(ölüm hiçbir zaman en iyi seçim değildir. ölüm bir seçim değildir. bundan sonra seçim yapma hakkından feragat etmektir. insan dünyadan ve insanlardan bıkabilir elbette. ama bunun öncelikle sebebi onu kimsenin anlamamış hatta dinlememiş olmasıdır büyük olasılıkla. yardım etmekten, fedakar davranmaktan, vefalı olmaktan bahsetmiyorum. kimseyi buna zorlayamayız. yardım edilini uzatmamak, bir insanın çığlığını duyduğumuzda sağır davranmamız gerektiği anlamına gelemez. bir insana intihar etmemesi için elbette sonsuza kadar yanında destek olamayız. sonuçta hepimiz öleceğiz. böyle bir topyekün ilgiden bahsetmiyorum. çığlığı duyup da kuru bir "geçecek merak etme" tesellisinden de bahsetmiyorum. neden çığlık attığını "sormaktan/dinlemekten" bahsediyorum.

Pink Freud dedi ki...

Ne kadar da yazım yanlışı yapmışım yorumda. Klavyeyi kullanamamak. Neyse..

Sanırım dinlemek değil de anlamak gerekli. Ve birisini onun rahatlayacağı şekilde anlamak da kolay bir iş değil. Anlamaya çalışmak yeterli olur mu emin değilim..

Bir ara kendimi hemşire sanıp yaralı gördüğüm insanlara yardım etmeye onların yaralarını sarmaya çalışıyordum kendimce. Şimdiyse sorunlu insan benim için uzak durulacak kişiler. Kimse yardım istemedikçe yani çocuk ağlamadıkça ben de ilgilenmiyorum. İyi niyetiniz sömürülmeye ve kullanılmaya çok açık.
Tanımadığım bir kişiye acıyamayacak kadar da sinirlerim zayıf. Tabi bunlar kişisel görüşler. Ama yardım etmeyerek katil olacaksam olayım yani ne fark edecek ki? İnsanlığı sevmiyorum sadece benim için özel olan insanları seviyorum.

Pink Freud dedi ki...

Yorum yazdıktan sonra okudum en son yorumunu.
Yaşama hırsı olan insanların başkalarına zarar verdiği konusunda ısrarcıyım. Yaşama hırsı olan insan güzel olmak, kültürlü olmak, başarılı olmak, sosyal olmak, zengin olmak vs vs konularda başkalarını ezip geçmek ister. Bundan da haz duyar. Çünkü herkesin güzel olduğu bir ortamda kimse güzel değildir. Düşünsene sınavlarda bile diğerlerini geçmek hedefimiz. Kimse kimsenin gözünün yaşına bakmıyor. Evet güçlülerin daha çok yaşama azmi var ama güçlülerin herkesi öldürme hakkı olduğunu herhangi bi yerde belirtmedim?
İnsan olmaya çalışmak? İnsan olmak nedir ya? Ben erdemli bi varlık olarak görmüyorum insanı. Ayrıca yanlış yerlere bakıyorsun demişsin. Söylediklerimin sana göre yanlış olması da beni şaşırttı.
Evet en büyük kötülük ilgisiz kalmaktır. Ama gidin bakalım alakanız olmayan ve mutsuz gördüğünüz bi insana yardım etmeye çalışın neler oluyor? Ben iyi sonuçlar almadım belki sen almışsındır ama farklı deneyimlerimize dayanarak ortaya konulan fikirlere yanlış demen?
Hayal kırıklığına uğradım.

Profösör dedi ki...

Dünyaya gelen bir insan dünyaya gelişi kendi iradesiyle mi? Kimse bunu dikkate almamış ne yazık kmi. Oysa insanın ölümü seçmesi kendi iradesiyle olmamalı. Tabiatın kmanunu bu. Eğer bir insan tanrısını tanımıyorsa, kendisini de tanımamış olur. Hatta kendi varlığından bile kuşku duyacaktır. İşte o zaman intihar, kendisinin bile farketmediği, bilmediği bir şekilde, bilinçsizce vuku bulacak bir trajedidir.

Ötenaziye gelince, artık hastalara uyuşturucu veriliyor. Acılrı susturuluyor. Eğer idamlık bir suçlunun infazı ise gerçekmler, Amerika bu işi elektirikli sndalye ile sonuçlandırmaktdır.

francesca mckennitt dedi ki...

Ben bu kitabı okumak istiyordum halbuki, soğudum şimdi yahu.

Pink Freud dedi ki...

Profesör kimse bunu dikkate almadı çünkü yazıyı yazan kişi için önemli bi nokta değil yaratıcı iradesi :)
Ötenazi yerine uyuşturucu.. Mantıklı mı?

Francesca; çok bunalım bi kitap cidden, ve bana kattığı bir şey olmadı hani herhangi bi bilgi yazıldığı döneme ait siyasal sosyal olaylar vs. Zaten 18.yyda yazılmış o döneme göre harika bulunmuş :)

deeptone dedi ki...

olasılıkla geçecektir.

ancak, istediklerini elde etmekle mutluluk farklı şeyler. örneğin, istediğin işi, aşkı, şehiri, evi, hepsini elde et. 30 yaşına dek. ulaş hepsine. mutlu olamayabilirsin. mutluluk bir tavır.

bu konuda biraz geçmişi düşün.

mutlulukla, istediklerini elde etmek farklı şeyler.

iki durum var.

bir, ne yaparsan yap ne olursan ol, mutluysan mutlusundur. bunun için bişeyler elde etmen gerekmez.

iki, madem, beklentilerin olmazsa, istediklerini elde edemezsen, mutsuz olacaksın. o zaman, bekleme. kızılderililer buna beklemeden beklemek, diyor. yapıyorsun ama sonuç beklemiyorsun.

evet, ciddiyeti kalmamış.

ama, bu post'un çok önemli bence. yazışırız, zamanla gerekirse, istersen.

bıraksana bu ölüm, intihar şeysilerini.:) blogundan belli. zeki, duyarlısın.

werther'i bırak erkekler sevsin. :)

black bird şarkısını ben de hep mırıldanırım.
:)

baksana, blogumda, iki tane kişisel gelişim yazısı var. okur musun, lütfen. :) ama ciddiye alarak, oku.

ayrıca, sosyal ağ filmini girdim bloga. okursun.

seni tanıdığıma sevindim.

bu arada, blogun, tweet'lerinden daha iyi. :))))

Pink Freud dedi ki...

Evet mutluluk bir amaç değil belki olsa olsa sonuç olur. Ama 30 yaş meselesinde ciddi değildim zaten .d

Ayrıca mutluysan mutlusundur bak bu çok doğru. Hani derler ya bakış açını değiştir mutlu ol, oysa insan mutsuzluğunu ve mutsuzluğunun sebeplerini fark edince aynı koşullar altında bakış açısını 180 derece değiştiremez, pollyannacılık oynayamaz bence.

Kızılderililerin beklemeden beklemeleri islamdaki tevekküle benziyormuş :)

Bir şey rica ediceğim lütfen bana zeki güçlü insanlar intihar etmez deme.. Tamam şu sıralar intihar etmeyi falan düşünmüyorum yazıyı yazarken de gülerek falan yazdım ama intihar bana göre kutsal, gerçekten :)

Bence Wertheri severse daha çok bayanlar sever.

Ayrıca benim tweetterım yok .d

deeptone dedi ki...

yazılarını sevdim. bir yakınlık duyduğum için anlamaya çabalıyorum.
birşey iddia etmiyorum. biraz karamsar bulmuştum.

elbette ki karışık konu.

polyanna demedim. mutsuzluk nedenlerin, şartların vardır. mutlaka. bunlar değişmedikçe mutsuz olman sana doğru geliyor. şunda haklısın. bazı insanlar mutlu olmazlar.

bana kızma. ama mutluluk veya barış, inan ki, seninle ilgili, şartlarınla ilgili değil.

beklemeden beklemek, tevekkül değil. tersi. zende de var.
tam aksi. aktiflik. sadece sonuç beklemiyorsun.

tweeter'da bir pink freud var. izmirli. bayan. o sen değil misin?
o zaman iki izmirli bayan aynı rumuzu kullanmış. tesadüf sadece.

zamanla yazışırız.

şartlar. ve geçmiş.

bu konularda affetmediğin insanlar var mı?

sana öğüt, eleştiri vb. getirmiyorum. anlamaya, iletişim kurmaya çabalıyorum. çünkü yazdıklarını önemli buldum.

Pink Freud dedi ki...

Yorumlarını sevdim herhangi bir şey iddia ettiğini, öğüt vermeye çalıştığını, tartıştığını falan da düşünmedim. Oradan çok mu agresif gözüküyorum?.d

Evet bazı insanlar mutlu olamazlar ama ben onlardan değilim. En azından şimdilik. Sadece bazı sebeplerim var. Geçmesini beklediğim şeyler. Blogta çok fazla özel hayatıma girmiyorum şundan mutsuzum diye.

Sana kızdığımı nerden çıkardım bi anlasam?

Tweetterla ilgim olmadığına dair bi yazı yazmalıyım. Gerçekten tesadüf olmuş.

Affetmediğim insanlar da var doğru.