Sayfalar

Schopenhauer'in Aşk Yorumu

Schopenhauer ve Aşk

Kırık bir kalbin tesellisini kim ve nasıl verebilir? Böyle anlarda kendimizi, aşılması olanaksızmış gibi gelen bir durumun ortasında buluruz. Aşk acısının fiziksel acılardan daha ağır geldiğini konuşmalarımızda sürekli dile getiririz. Nasıl bir teselli bizim bu durumdan çıkmamızı sağlayabilir?
Filozofların aşk konusunu kayıtsız kalmalarına şaşıran Schopenhauer şöyle diyordu:

‘‘İnsan yaşamında bu denli önemli rolü olan bir meselenin şimdiye kadar filozoflar tarafından neredeyse tümüyle görmezden gelinmesi ve en işlenmemiş, en ham haliyle önümüzde durması bizi şaşırtmalı.’’

Schopenhauer’a göre aşkın amacı, insanın gelecekteki varlığını sürdürme isteğidir. Birini bir kez daha görmek için bilinçli ve çok yoğun bir istek duyduğumuzda bunun nedeni, bilinçdışında bir gücün bizi üremeye ve bir sonraki kuşağı yaratmaya doğru itmesidir. Aşkta seçici olunmasının nedenini de çocuk sahibi olma isteğine bağlayan Schopenhauer’a göre, her önümüze gelene aşık olamayız çünkü herkesle sağlıklı çocuklar yapamayız. Yaşam irademiz bizi, güzel ve zeki çocuklar dünyaya getirme şansımızı yükseltebilecek kişilere doğru itmektedir.
‘‘İlk kez bir araya gelen ayrı cinsten iki genç insanın birbirlerini farkında olmadan ama derin bir ciddiyetle, araştıran, inceleyen bakışlarla süzmelerinde, birbirlerinin bedenlerini biçimsel açıdan ayrıntılı biçimde gözden geçirmelerinde ilgi çekici bir yan vardır. Aslında, bu araştırma ve inceleme sırasında, tür ruhu, bu iki insanın birleşmesinden ortaya nasıl bir birey çıkabileceğini hesaplamaktadır’’

Kişi, aşık olduğu biri tarafından reddedilince büyük üzüntü duyar. Schopenhauer bu üzüntüden bizi çıkaracak bir teselliyi verir. Kişi, kimsenin sevmeyeceği biri olarak dünyaya gelmez. Bu durumda kendimizden nefret etmemize hiç gerek yoktur. Bir gün, bizi çok beğenen, bizimleyken çok doğal ve açık davranan birine rastlayacağız. Her reddedişte bilinmelidir ki, yaşama iradesi iki kişinin çocuk yapmasını istememiştir. Schopenhauer şu sözleriyle bizi teselli etmeye çalışır:

‘‘Bir erkekle bir kadın arasında aşk yoksa, bu onların birleşmesinden ortaya ancak kötü biçimlenmiş, mutsuz, kendi içinde uyumdan yoksun bir varlığın çıkacağına işarettir.’’


***Bu insanlar(Schopenhauer, Nietzsche) aşk acısı yaşayıp farkındalıklı bireyler haline gelmişler sanırım. Yani hayatlarının belirli bir döneminden sonra aşk ızdırabı çekmişler o kesin de aşkları yüzünden mi kukuman kuşu gibi düşüncelere dalmışlar, yüzeysel genel insan dünyasının altında yatan gerçekleri fark etmişler onu merak ettim. Gerçi Cosmopolitan'da yer alan bilgilere göre Schopenhauer ömrü boyunca kara sevdanın kara musibetinden kurtulamamış o yüzden farkındalık lanetine uğramış ama o derginin bilgilerine ne derece itimad edilir bilemiyorum. Kuaförde zaman geçsin diye Cosmopolitan okurken karşıma böyle bir şey çıkınca da nasıl şaşırdım. Neyse çekim yasası.

***Ben hep diyorum aşk biyolojik kökenli bir olgu. Ruhların yok çarpışması yok sürtüşmesi bilmem neyiyle tamamen alakasız. Adam 18. yy'da kavramış olayı. Bir de balık burcu ya kıyamam. =(

16 sesleniş:

Beyaz Piyon dedi ki...

İnanır mısın bugün Schopenhauer okuyup, araştırıp duruyorum. Nietzsche'nin benzeri bir adam bu. Ve kesinlikle farkındalık akıyor. Acayip beğendiğim ve prensip edinerek fikirlerini beğendiğim iki yazar bunlar. Hatta blogumda ana sekmelere eklerim bugün Schopenhauer'u diye içimden geçiriyordum. Ne güzel raslantı oldu. Ama bu adam Cosmopolitan'dan öğrenilmez, adamın lanete falan uğradığı yok. Yalnızca fazla farkında :)

leon dedi ki...

öncelikle şu adamı okudum ve hiç sevmem.tabii kişisel bir şey bu.yok sevilmemeli yok şu yok bu demem,diyemem desem de takılmaz:).zaten genelde seveni çok gibi.en azından benim çevremde.onun dışında açıkcası bazen(anlık ve öfkeyle) ben de böyle düşünmekle beraber kesinlikle katılmıyorum bu düşünceye.sebebi de cinsellik kısmını irdeleyince çıkıyor benim için.: inan insan evladı sadece çocuk peşinde koşsaydı tüm dünya halkları mutlu olurdu.bir çok insan sevgisiz cinsellik yaşıyor ömürleri boyunca ve bu da onları mutsuz ediyor,şunu demeye getiriyorum aşkın tek etkeni çocuk düşüncesi olsaydı,ilk başlarda bu duygu ile bunun sağladığı aşkla evlelen bir çiftin mutsuz olması imkansız olurdu.ayrıca bu düşünceler kadını ezicidir ve erkeğin de kadına sadakatsizliğin meşrulaştırılma yoludur(özellikle schopenhauer için).evet çocuk meselesi etken olabilir ama sevginin sebebi bu değildir.o zaman insan 60yaşında aşık olamazdı,ya da 60ında bile ilk aşkına aşkla bakamazdıkarşısında yaşlanmış,buruşmuş olan kişi kendisine dünyanın en güzeli/yakışlısı olarak görünemezdi.ve işin ironik kısmı ise schopenhauer istediği aşkı yaşasaydı şunlardan birini düşünemezdi bile.(aşk acısı çeken herkes belki de böyle düşünüyor bir yerde)haa aşkı herkese genellemekte yanlış,kesinlikle katılmayacağını biliyorum ama aşk yüksek bir ruhun yaşayabileceği bir duygudur.her insan yaşayamaz ve zaten her iki ayağı üzerinde yürüyen de insan sıfatını haketmez.

peki acaba bir gün sen de tamamıyle aşık olduğunda,bunlar da ısrarcı olacak mısın?asıl merak edilen de bu.blogu kapamada görelim:)
not:lütfen yanlış anlama burada bir kötü düşünce yok.sadece merak.ve değişmesi durumunda ben haklıydım vssv düşüncesi olmayacak.saygılarımla:)

deeptone dedi ki...

aşk, insan soyunun devam etmesi, üremesi içindir aslında. sevdiğin freud pek iyi bilir bunu :)

kurcala bakalım herşeyi.
:)

sonunda kitap, tiyatro ve "fun and games" e gelirsin. :)

Yazıyorum O Halde Varım dedi ki...

"Sevmek yaratmaktır bir bakıma, sevilmekse yaratılmak" der, bir yazısında Ümit Yaşar; ama buradaki yaratmak bir birey yaratmak değil sevdiğin insanı kendi gözünde tekrar yaratmaktır zannımca. Ya da değil midir..? şüphe duydum bir an..:)

Pink Freud dedi ki...

Mockingbird; Schopenhauer Nietzsche'nin ilham aldığı adamın ta kendisi. Fikirleri de genellikle birbirlerine paralel Nietzshenin doğu mistisizmine merakı bile Schopenhauer'u okuması sayesinde oluşmuş.
Tabii ki Cosmopolitandan öğrenilmez aynı fikirdeyim (: Ama zaten önceden de bildiğim bir filozof bu tür bir dergide çıkınca şaşırdım. İşte o yüzden çekim yasasına bağladım ya bu durumu. Adamın lanete uğradığı da dergide yer alan bir ibare değil zaten. Onu ben yazdım çünkü bu farkındalık hali dünyadan aldığımız sathi zevkleri azaltıyor. Bu durumda hem diğer insanlardan daha farklı hem daha hassas hem de daha mutsuz oluyoruz..


Dbe; ne yalan söyleyeyim şu an, şu yaştaki gençler olarak hep geleceğin hayaliyle yaşıyoruz. O kısma gelmek için de sabırsızlanıyoruz sanırım.d


Yohv; Benim de aklıma gelen anlamı sevdiğimiz kişiye verdiğimiz değerle onu daha iyi daha güzel yapma eğilimimiz. Ve tabii biri de bizi severse aynı durum bizim için de geçerli oluyor..

Pink Freud dedi ki...

Leon; Sanırım aşk ve sevgi kavramlarını biraz karıştırmış gibisin ya da sen de "sevgiye dönüşmeyen aşk gerçek aşk değildir"cilerden olabilirsin.
Çocuğunuz olunca aşık ve mutlu olursunuz demiyor ki yazıda, aşık insanlar mutlu ve onların çocukları en verimli döldür(en sağlıklı en çekici en zeki) diyor. İnsanlığın kaçta kaçı aşk meyvesidir ki?
Evet bir çok insan sevgisiz cinsellik yaşıyor olabilir haklısın ama oraya sevgi yerine aşk sözcüğü getirince de anlam aynı kalıyor.
Aşık olduğun biriyle sevişmek mi ya da mükemmel dış görünüşü olan biriyle sevişmek mi daha iyidir?
Benim savunduğum şeylerden dem vuruyorsun sen de.
Aşkla evlenen bir çiftin ömür boyu mutlu olması demişsin, iyi de aşk geçicidir ki elbette sonsuza kadar sürmeyecek şimdi geçici olan duyguya aşk denmez, gerçek bir duygu değildir o dersen tüm cevaplara kapatmış olursun kendini.
Kalıcı olan aşk değil sevgidir, çünkü sevgide beyinlerin de anlaşması vardır; hobilerin, kültürlerin, favorilerin genel olarak ortak paydada birleşmesi gerekir. Uzun süre bir insana katlanabilme sabrıdır sevgi, her haline rağmen. Ama aşk hormonların anlaşmasıdır, kökeni cinselliğe dayanır o kişiyle taban tabana zıt ya da tamamen aynı olabilirsiniz, o kişinin fiziğini ya da hareketlerini sizden başkası beğenmiyor olabilir fark etmez hiç bir mantıklı açıklama yapmanız da gerekmez çünkü aşıksınızdır.
Ve aşk da her yaşta olabilir. Yazıda aşkın en iyisi insanın cinsel açıdan en verimli olduğu dönemde yaşanır demiyor ki. Bir kadın menopoza girdiğinde cinsellik dürtülerinin tamamı ondan kopup gitmez mesela ki erkeklerde zaten her yaşta var.
Son olarak aşık olduğun zaman konuşalım diyorsun.d Şu an aşık olmasam da aşk bana uzak bir duygu değil. Ama sevgi uzak bir duygu. Aşık oldum, olabilirim ama sevebilir miyim bilmiyorum..

Profösör dedi ki...

Varoluşculuk felsefenin sahibi Jan Pol Sartre de Hayat; doğmaktır, üremektir ölmektir diyor. Asıl özeti bu. Bu devri daimin devamı için aşkı gözardı edemeyiz. Hayatta karşı konulmaz en büyük arzu cinsi birleşmedir. Bunu sadece biyoloji bilimiyle özetlemek eksik kalan bir konu olabilir. İşin bedensel yönünün olduğu kadar ruhsal yönü de vardır. Beden ve run bir vücuttur. Hayatın ruhu aşktir diyebiliriz belki de.. (Bu güzel yazıyı bizlerle paylaştığın için teyekkür ederiz.)

leon dedi ki...

aşk ve sevgiyi birbirinden ayırmak bana garip geliyor.
not:ben sadece yazıya paralel yorum yapmadım.yazıya paralel bakarsan yorumlarıma eksiklik göze çarpıyor.hem senin hem benim hem de bahsi geçen filozofun görüşleri ışığında yazdım.yazıya dayalı düşününce saçma gelmiş olabilir.
onun dışında cinselliğin bitmesi meselesi değil,ilginin azalması durumu demek istemiştim.neyse sadece hormona dayalı diyorsun aşk için(Ama aşk hormonların anlaşmasıdır,kökeni cinselliğe dayanır)bu konuda ciddi bir yanılma içindesin bence.insan hormona dayalı duygularını ayırt edebilecek bir varlıktır.bilinç bu kadar gelişmiştir.karşı cinse duyulan tutkunun kokusunu,titreşimini her an anlarsın.ve sadece cinsel bir dürtü varsa yaşadıktan sonra bu kaybolur(en azından erkeklerde-kadınlarda ise bağlanma hormonu salgılandığından durum değişik olabilir)bunu AYIRT edememek için sadece cinsel yaşamın(sexin yani öpüşme filan değil)olmaması gerekir kişinin hayatında.kısacası aşk sadece hormonal bir durum bu yüzden bile değildir.
düşüncemi hala net ifade edemedim ama Schopenhauer'un bahsettiği hormona dayalı durumu da yaşamış olduğum,ve de aşkı da yaşamış biri olarak bunlar arasında çok farklı şeyler olduğunu düşünmekteyim.ikisi de aynı şey lan cümlesi çok basmakalıp olur bence.ki bana bu konuda katılacak insanlarda vardır mutlaka,bi tabii sana da katılacak insanlar vardır.
n
son olarak bir bakış açısı daha getirirsek:iki düşüncede yanlıştır demek en doğrusu olmaz mı? yani ben aşk sevgidir sadece derken sen,
Ama aşk hormonların anlaşmasıdır, kökeni cinselliğe dayanır demektesin.yani aşkı ikimizde basitleştirmiş ve kesin sınırlar çizmiş olmuyor muyuz?hayat bu kadar basit mi ya diğer kavramlar bu kadar basit mi? ya da tanrı gibi insanlığın en büyük sorunlarından aşk da bu kadar basite ingirgenebilir mi diye sormalı.???

ve kızmazsan ikimiz de galiba bir görüşün taraftarlığını yapıyoruz gibi geliyor bana(biraz doğru,biraz istemsiz)bu da acaba aşk aslında iki düşüncenin bileşkesi midir sorunsunu aklıma getiriyor ve de o zaman ikimiz de haksız mıyız filan da filan:)


bir de çok resmi konuştuğunda geriliyorum ben:( altı üstü fikir söylüyoruz.birbirimize garezimiz yok ya:)

Deli Paratoneri dedi ki...

Schopenhauer u çok severim. Bi tek şu kadınlara dair aşağılayıcı şeyler yazan kitabını beğenmedim. Felsefe ile alakasız bi şeydi....

Beyaz Piyon dedi ki...

Pink Freud, Böyle Buyurdu Zerdüşt'te belirtiyor zaten. O cümleyi öyle kurmuşum ama, Schopenhauer'un Nietzsche'nin fikir babası olduğunu biliyorum.

Schopenhauer'un "her" fikrini ve sözünü bende kabul etmiyorum ama genel anlamda çok "gerçek" düşünceleri var.

Pink Freud dedi ki...

Leon; bahsettiğin cinsellikle alakan olmadan bilemezsin diyorsun ve haklısın. Belki de bu konuyu şimdilik rafa kaldırmalıyız. İnsan tecrübe ettiği şeyleri daha iyi tahlil eder daha iyi anlatır sonuçta.
Ve sert ya da çok ciddi değilim ki yazarken.d Çoğu zaman gülen ifade belirten bir şey koymamı engelleyecek derecede enerjisiz hissediyorum yazarken ondandır.

Prof; evet haklısınız, beden ve ruhun birleşmesine de mecazi olarak onay verelim şimdilik .d

Deli Paratoneri; ee adamın kuyruk acısı var naparsın .d

Mockingbird; Schopenhauerin düşünceleri gerçek midir yoksa doğru mudur diye düşündüm ben de şimdi.

Metall; ihtiras(aşırı güçlü istek) ve şehvet(cinsel istek).. Hmmm leon'un yorumundan sonra ben de alternatif olarak bunu düşünmüştüm. Vay be tıp literatüründe de varmış aşk meğer .d

ayrı yazılan de dedi ki...

bende mimin var

exhorder dedi ki...

schopenhauer cinsel perhiz'i savunan bir filozof bildiğim kadarıyla.

Pink Freud dedi ki...

Evet cinsel perhiz de onun tesellisi .d

exhorder dedi ki...

nietzche'nin fikir babalarından, biraz problemli birisine benziyor.

Pink Freud dedi ki...

Biraz mı?.d.d