Sayfalar

Gerçeklerle Yüzleşirken Acı Vermeyecek Kadar Tatlı Rüyalar

Acıyı nasıl tanımlarsınız?

Beynimdeki belirsizliğin midemi kazımaya orada bir boşluk oluşturmaya başlaması uzun zaman öncesine dayanıyor. O günden bu güne boşluk büyüyor, hayallerimin en naif olanlarını soğurarak ve sömürerek içimde habis bir ur gibi büyüyor.
Hayatıma musallat olan bu karadelik önceleri içimde var olacağı için hevesliydi, önceleri dediğim zamana -çektiğim acıları tecrübe diye adlandırma- dönemi de diyebiliriz, karadelik şimdiyse var olduğu için sonsuz bir haz içinde ve var oluşa karşı tarifsiz bir tutku duyuyor.
Boşluğun acısını çekiyorum, midem içine beton dökülmüşçesine kaskatı kesiliyor ve boğazım beton artığı tozlar yüzünden tahriş oluyor. Bu ritüeli her uykudan uyandığımda yaşıyorum, bilinçaltım kabuslarımı zaaflarım üzerine kurup benimle eğleniyor. Uyandığımda içimin burkulduğu tatlı rüyalar da gösteriyor ve güçsüzlüğümü sindirip hayata dönmem için gerekli zamanı benden çalıyor. Bilinçaltım midemdeki karadeliği besliyor ve benden çok onu seviyor. Beton atılma törenime katılmak ister miydiniz?

Acı bir karadeliktir.
Uzaydaki karadelikler hakkında ne bilirsiniz?


Karadeliklerin en dip noktası kabul edilen yerde hacim sıfırdır ve bundan dolayı yoğunluk sonsuzdur. Bilimadamları hacmin sıfır olmasından yola çıkarak karadeliğin dibinin inanılmaz güçlü bir vakum etkisi ile her şeyi yok ettiğini düşünürler.
Maddeler için vardır diyebilirsiniz değil mi?
Bir şeyin madde olması için gerekli temel şartlardan biri de hacimdir.
Hacimsiz yani var olmayan bir şeye yokluk değil sonsuzluk diyoruz o zaman, değil mi?

Zihinsel acılarım bir saat önce beni kıvrandıran karın ağrısı gibi yok olmuyor tersine evriliyor ve kronik mutsuzluğa dönüşüyor. Acılar sonsuzdur ve tabii boşluk da...
Hiç bir estetik ameliyatın düzeltemeyeceği yamuk yumuk varlığımı eğreti hale getiren depresifliğimden ben de memnun değilim. Kendimi lanetlemem de bir işe yaramıyor aksine karadeliğimin tüm iştahıyla vücudumda hüküm sürmesi kolaylaşıyor.

Bir şeylerin yokluğu sonsuz azap kaynağı. Ve ben olmasını istediğim şeyleri yoktan var edemiyorum. Yine de isimlerini sayabileceğim varlıklar zihnimden bağımsız olarak var olmadığı için duyduğum rahatsızlıktan daha çok varlığın var olmasından rahatsız oluyorum. Sindirilmesi zor bir cümle öyle değil mi?
Acılar statik, acıya götüren yollar parametriktir.
Acı varlıkta ve yoklukta yanınızda olan en sadık yoldaşınızdır.
Bazıları da acıyı insan olmanın gereği olarak görürler. Bence onlar yeterince acı çekmemişlerdir.
Bunu yazarken içimdeki soğuk ve bitkin ses "Çaresizlik acıdır, acı çaresizliktir. İnsan çaresizdir. Acının tanımını yapsa bile çaresizdir karnı ağrıdığında daha da çaresizdir." dedi.
İçinizdeki sesin sizi sevmediğini ne zaman anlarsınız?

Peki umut çaresizlerinin yapabildiği en iyi şey nedir? "Uyumak."
Gerçeklerle yüzleşirken acı vermeyecek kadar tatlı rüyalar...

20 sesleniş:

koyusiyah dedi ki...

ancak böyle tarif edilirdi... Uyku dediğin siyah bir örtüye sığınmaktır çoğu zaman!

mosquito dedi ki...

Okurken kendimi bulduğum tek blog seninki. O ruh hali ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.

orhan dedi ki...

boşluk, acıya karşı kendi kendine yaptığın anestezi. uyku, ölmek isteyip de ölememek. rüya, kendini gerçeğe uyduramayıp da kendi gerçeğini uydurmak.

sesini duyuyor muyum? hayır. peki ama bu kara delik beni neden çekiyor? pis duygular: vajina da bir kara delik. bu da benim kara deliğim. teşhir ederek ilgimi sömürüyorsun. röntgenleyerek acını sömürüyorum.

neydi? "Gerçeklerle yüzleşirken acı vermeyecek kadar tatlı rüyalar..."

"insanlarla yüzleşirken acı vermeyecek tatlı sözler..."

bir pink freud blog postu. rüyadan yazıya. yazıdan gerçeğe...

lorelai dedi ki...

Bu bir varolma sorunu.cogu zaman fazlasıyla sentetik geldiğim kendimi buldum.ve kabul edelim bu yazı guzel.

Pink Freud dedi ki...

koyusiyah; ve örtünün daima üzerinde olmasını isteyerek uyumak..

mosquito; teşekkür ettim ve aynısı senin için de geçerli biliyorsun.

orhan; buradaki karadelik benim yani? hmm.

lorelai; belki de bizim doğamız sentetiktir, diğer norm doğalardan bağımsız olarak.

orhan dedi ki...

kara delik sen olsaydın sesini duyuyor, yani acını hissediyor olurdum.

kendini teşhir etmen beni neden çekiyor o zaman? bulabildiğim en kötü cevabı veriyorum, sırf bu çekimden kurtulabilmek için. fakat bu kurtuluş çabası neden acını sömürmeye çalıştığımı açıklamıyor. kendi kara deliğime çekiliyorum bu sefer de.

"insanlarla yüzleşirken acı vermeyecek kadar tatlı sözler..."

cümleyi tamamlıyorum:
kendinle yüzleşirken acı vermeyecek kadar tatlı sözler.

Hamid Khaspoladli dedi ki...

2006-2007 yılında başlayıp, 2010 yazında biten ruh halimi açmışsın. Sonra noldu o ruh halime diye sorarsan ben de bilmiyorum. Belki de acıya alıştım da unutdum acının varlığını. Boşluktayım, koca bir boşluk. Acı bile duyamıyorum. Hiç bir şey duyamıyorum.

Pink Freud dedi ki...

Orhan; Başkalarının acılarını ifşa etmesiyle karadeliğin çekimden kurtulabilmek güzel. Beterin beteri vardır hesabı bi nevi.
Bu arada evet tatlı sözler gerekli.

Metall; Ben boşluğa o kadar katlanamazmışım gibi geliyor.

Hamid Khaspoladli dedi ki...

İntihar ettirmeyen her acı katlana bilirnir cinsten. Çoğu kez intihar düşündüm, ama etmedim. Sen de katlanırsın, emin ol. Sadece her acı zamanı bu da geçecek demen ve buna inanman yeterli. Geçecek, ama daha beteri gelecek. O da geçmek şartıyla.

Burak Özkan dedi ki...

Metall'e destek çıkaraktan,

Evet, katlanılamayacak türden bir şey değil. Çünkü adı üstünde: Boşluk. Öyle bir sistemi yok, katlanmak veya katlanmamak gibi. Sadece oluyor. Ve o zamanların da gelecek ve o zaman, bu zamanları duygusal bir şekilde anımsayamayacaksın bile. Hatta düşündüğünde, nasıl acı çekiyordum diyeceksin.

Şimdilik iyisin. Acı falan var; hatta dikkat ediyorum bazen insanlardan nefret de ediyorsun, tanrıyı falan sorguluyorsun. Ama işte bunlar hep insanın içindeyken yapamayacağı türden kıyaslamalar. O yüzden söylemesi de manasız. :)

Pink Freud dedi ki...

Metall; umarım mutlu olacağımız bi gün gelir ya. Bu arada katlanamamak sadece kendini öldürmek anlamında değil ki olduğun insanın sınırlarını yok etmek karakter değiştirmek de katlanamamam sonucu olacak şeyler.

Burak; Şimdilik iyiyim? Acı falan tanrı falan insanlardan nefret falan.. görmeyeli üslubun değişmiş baya .d

AlpereplA dedi ki...

Burak; Orda 'Boşluk'la kastedilen şey aslında yokluk değil de tüm varlığı kapsayan birşey. Aynı zamanda sistemi olmayan bir şey değil de tüm sistemleri alt üst eden bir varlık. Bir kelimeyi okunuşu ve temel anlamıyla değerlendirme konusunda süpersin tabi. Açıkçası bazen yazılan şeyleri sadece okumak değil de yazıda kastedilenleri anlamaya çalışmak da gerekiyor. Biraz kafan da çalışıyo gibi ama...

Burak Özkan dedi ki...

Kafamın biraz çalışıyor oluşuyla neyi kastettiğini anlayamadım. Biraz daha açar mısın?

ilhan dedi ki...

Çoğu gece uykuya dalmadan önce sayısız acı dolu hatıra üzerime saldırıyor. O anlarda yatağım, yumuşak yastığım ve temiz çarşaflarım sanki bir Demir Bakire'ye, bir cehennem dönüşüyor. Artık sadece ölümüne, kolumu kıpırtadamayacak, düşünemeyecek hale geldiğim zamanlarda uyuyabiliyorum.

ilhan dedi ki...

Bu arada ödülün var.

AlpereplA dedi ki...

Orada kinaye yok okuduğun gibi anlaman gerek. Sen de anlam çıkarman gereken yerden çıkarmıyorsun çıkarmaman gereken yerden çıkarmaya çalışıyorsun.

Ama illa açıklama gerekiyorsa diye söyleyeyim: "Kafan orada kastedilen anlamın ilk anlam değil de yazının akışıyla ilgili bir şey olduğunu anlayacak kadar çalışıyor gibi diyorum."

Burak Özkan dedi ki...

Açıkçası, söylediklerinden hiçbir şey anlamadığımı belirtmem gerek. Sanki bana değil de başka bir Burak'a söylüyormuşsun gibi. Sanırım kafam biraz değil, hiç çalışmıyor. :)

AlpereplA dedi ki...

Burada başka burak yok sanırım. Bence bir kaç kere daha oku anlarsın.

lady shave dedi ki...

acı bir kara deliktir..
cümlelerini çok beğendim..

Pink Freud dedi ki...

İlhan; anlıyorum seni bütün olumsuz duygular nedense çoğu kişiye yatmadan önce saldırıya geçiyor, gece melankolikliğinden midir bilinmez...
Ödül için de teşekkür ederim =)

lady shave; teşekkürler, ben de senin yazılarında kendimi buluyorum çoğu zaman...