Çok iyi sandığım insanların (ben dahil) hiç de masum olmadıklarını görmek şaşırtıcıydı.
Uzun zaman önce fark ettim.
Yapılabilecek en kötü şeyleri kendime ben yapıyorum.
İnsanları sevdiğini sanıp yine kendi kendime iyi insan rolümü oynuyorum.
Şu an "yakınımmış gibi gözüken" insanlardan iğreniyorum ve buna rağmen hala ihtiyaç duyuyorum onlara.
Sevdiğim için değil gereksinim duyduğum için "normal" davranabiliyorum nefret ettiğim insanlara bile.
Oysa onlarla bi işim kalmasa ya da kalmadığında her şey değişecek.
"Sana bir şeyler olmuş, değişmişsin sen" diyecekler daha önce de olduğu gibi.
Belki de "ben artık size ihtiyacım kalmadığından rahatım" diyebileceğim o zaman.
Sizi sevemeyecek kadar bencilim.
Bugüne kadar öğrendiğim şey kendimi insanlardan korumam gerektiği çünkü.
İşte o yüzden içimde öfke dalga dalga kabarırken size isteksizce de olsa gülümseyebiliyorum.
Çoğu insan böyle işte. Yapay.
Ben de bir aralar doğal olduğumu düşünürdüm oysaki.
Sonra ta daa bir aydınlanma! Ve birden kendimi yapay ve yalancı olarak buldum.
Oysa sen benim iyi biri olduğumu düşünüyorsun, defalarca sana ben kötüyüm dememe rağmen.
Bana evet kötüsün desen ne kadar rahatlayacağım bi bilsen!
Çünkü senin iyi olmama ihtimalin her insanda olduğu gibi çok fazla ve sen iyi değilken ben sana karşı iyi'diysem incineceğim ve kızacağım.
O yüzden senin beni aldatmış olma ihtimaline karşı ben seni aldatacağım.
Yo yo bu sevgili meselesi falan değil. Sadece bi arkadaş.
Gözlerimi gerçek dünyaya açan sonra o savunmasız zamanlarımda yanımda olmayan bir arkadaş.
Üzgünüm ama kinciyim bunu da sana çoğu kez söylemişimdir ama sen sana karşı kin besleyebileceğimi düşünmüyorsun.
Ama öyle bi besliyorum ki gerçekten hayal bile edemezsin.
Şu an bana güveniyorsun farkındayım ama önceden senin bana dediğin gibi "bana bile güvenmemelisin".
Belki beni sevmeni sağlayan bendim. Bu süreç zor olmadı değil kendimden nefret ede ede konuşuyordum seninle ama aynı zamanda konuşmak da istiyordum. İkilemlerinden de senden de kendimden de iğrendim. Her şey bu noktaya gelebilmek içindi, özledim seni dediğinde havaların ne kadar sıcak olduğundan bahsedebilmek içindi. Evet şu an ipler benim elimde ama tuhaf olan şu ki ipleri elimden bırakmak istemiyorum. Tam eğlence başlamışken...
***Bu yazıyı bi yerde gördüm okurken çok etkilendim, yazarın bunları anlatırken yaşadığı duyguları merak ediyorum ve iki saattir kişiliğini çözmeye çalışıyorum. Anlattıkları basit hisler değil bana göre. Bilmiyorum ama çok sevdim nedense.
14 sesleniş:
yazıyı okurken bir yerden alıntı olduğunu düşündüm ama yok dedim pink gayet daha güzelini bile yazabilir..
Paylaştığın için teşekkürler bende etkilendim.
tam da oha ne kadar çok ortak hislerimiz varmış diye düşünücektim ki alıntıymış.
Bence eskiden insanların dürüstlüğüne çok inanan ve boşa çıkınca da 180 derece dönüş yapmış bir insanın yazabileceği şeyler. Yani aslında insanlardan biraz fazla dürüstlük ve iyilik beklemek gibi bir hataya düşmüş ve bunun sonucu olarak da bugünkü noktasına varmış.
Ve hepimizin içinden geçebilen şeyleri anlatmış esasında. Çoğu zaman riyakarız ilişkilerimizde.
Not: Kötüyüm ben kötüyüm böö tavırlarına girmesiyse tamamen bir imaj çizme çabası. Yaptıklarını sıradanlıktan çıkarma çabası. Aslında bir çok insandan az bile ikiyüzlü olabilir.
Ama böyle değil midir zaten, en başta doğallığından gurur duyarsın. Sonra ne kadar zarar gördüğünü fark edip insanlara güvenmemeye başlarsın, küçük bir vandalist olursun.
Çok fazla düşündüğüm bir şey üzerine, kendimden fazlaca şey buldum, nasıl bir psikoloji ben de bilmiyorum ama daha onu çözemedim. paylaşmışsın iyi ki
insan sosyal bir hayvandır demiş ya şair. 'ruhun karanlık gecesi' yaklaştığında. anlıyoruz aslında. yalnızdır insan her yerde. ihtiyaç hayvanıyız biz. kalabalığa sürüklenen. aşağılanmaya, kendini aldatmaya, aldanmaya, sahte tebessümlere. ışığa boğulan pervane. bireyin ölümü en nihayetinde. tatlı tatlı delirmeler. kullanılan insan kullanmayı da öğrenir yine. gözleri açılan insan, şu yaşamın saçmalığına eklenir. ve şu yaşadığımız hayat beş para etmez. kapital bir imgeyle.
insanlardan sevgi beklentileri örselendikçe kendi sevgi yatırımını geri çekmiş. sevgisini geri çektiçe güdükleşen "başkasını sevebilme, ona inanabilme, güvenebilme" kapasitesi kendi içine dönmüş ve dışarıya karşı takındığı göstermelik tavırdan kendisinin de "yapay" olduğu hissine kapılmış.
boşa çıkan sevgi yatırımları aynı zamanda onu kinci de yapmış çünkü "insanlara her halükarda gereksinim duyduğunu" biliyor. fakat samimi sevgisinin sömürüldüğü/çalındığı hissine kapıldığından intikama yönelmiş. intikam duygusu değer görmeyen sevgisinin öteki yüzü olmuş. ama o kin duyarken kendisinin iyi sanılması aynı mantıkla kendisinden de nefret etmesine sebep olmuş.
ipleri ele geçirmek tek hedefi olmuş çünkü herkes gibi tatmin duygusunu yaşamak istiyor ve bunu severek başaramayacağına inandırmış kendisini. ancak bunu gösterme şekli acı çektirmek biçimine dönüşmüş çünkü kendisini samimi hissedebildiği tek zaman nefret ettiği zaman. sevgi gösteremez, çünkü sevgisi gerçek olsa da buna karşılık bulamayacağını biliyor. halbuki nefretin karşılığı her zaman hakikidir. sevgi nefrete dönüşünce intikam da karşılık bulamayan çaresiz sevginin tatmin aracına dönüşmüş. benim yorumlamam bu kadar hadi hayırlı işler.
ps. farkettiysen bloguna senden çok yazmaya başladım.
kim yazdıysa ben de aksine şöyle düşündüm.seviyo.evet yazar çok güvenilir biri olmayabilir.ama kötü olamayacak kadar saf.evet bunu yazan kişi birinin kötülüğünü düşünebilir.birine zarar verebilir.gerçekten üzebilir ve bahsettiği kadar bencil.ama bunu yazan kişi asla tehlikeli değil.ve seviyo.çünkü eğer hala bi umut taşımasaydı böylesine düşünmezdi insanları.böyle incinmezdi onlar tarafından.yediği darbelerden sonra hayata küsmek, insanlardan nefret etmek.bu sadece filmlerde olur.ya da dibe vurmuş birinde.dibe vuracak kadar çok şey gördüğünü sanmıyorum bunu yazan kişinin.sadece içindeki sevgiyi görüyo.ve ona inanmak istemiyo.kötüyüm diyerek kötü olunmaz.
etkileyici bi yazıymış.sağol alıntı için.
Ben de sevmediklerime mesafeli sevdiklerime yakın olduğumu düşünmüşümdür. Fark ediyorum ki yakın davranmasam da kimseyle arayı kötü tutmuyorum. İçimden ne geçerse geçsin kimseyle paylaşmamaya gayret ediyorum ki sırf arkasından konuşmuş olmıyım diye sevmediğim kişinin. Ama ne fark eder ki sevmiyorum sonuçta. İçimden neler diyorum ama yüzüne karşı susuyorum. Zaman her şeyi değiştiriyor bazen elimizde olmadan. Bazen de savunma mekanizması mıdır her ne haltsa onun yüzünden biz değiştiriyoruz farkında olmadan. İnsanlarla 'işime yarar' yada 'işime yaramaz' gözüyle bakıyorum. Yanlış anlaşılmasın, maddi olarak değil. Genelde birikimlerinden, görüşlerinden faydalanmaya çalışırken faydacı bi tutum içine giriyorum. Bu da ikiyüzlülük müdür bi yerde, sanıyorum evet.
Kendine saygı -ve- güvenli ve hükümran bilinçli bir insan; realiteyle, tabiatla, olgulardan oluşmuş objektif bir evrenle alışverişte bulunur; zihninin, hayatta tek kalma aracı olduğunu bilir ve düşünme yeteneğini geliştirir. Fakat, zihnini terkeden bir insan; bir olgular evreninde değil, bir insanlar evreninde yaşar; olgular değil, insanlar onun realitesidir.
Ayn Rand'den yaptığım bir alıntı bu.
İnsanlar, bu yazıyı yazan arkadaşın realitesi olmuş. Hem onlardan korkup kendini koruma gereği duyuyor hem de onlara o kadar gereksinmesi var ki olduğundan farklı bir imajla yanlarında oluyor.
Sonra da kötülük, intikam, bencillik diyor bunun adına.
Tuhaf şey doğrusu.
Yanlızlığın yaşamın doğal bir parçası, kötülüğün de herkesin içinde bulunan sıradan bir olgu olduğunu kabul etsin bir an önce.
Hissettiğim şeyleri dile getiremiyordum. Bu yazı her cümlesiyle hislerime tercüman. Resmen aklımdan geçen ama kelimelere dökemediğim şeyler bunlar.Şaşkınım şu anda bi garip oldum.
Ne çok şey hissetmiş, kıskandım vallaha.
Ancak, yapay veya sahte türevi kelimeleri çok lüzumsuz ve manasız buluyorum.
Şöyle demiş: 'çoğu insan'. Çoğu insan deyip, bütün insanlar dememek, insanın içinde ki bastıramadığı umudun ve diğer insanlara olan inancın bir göstergesidir diye düşünüyorum. Ancak bu umudu, çoğu insanın yapay olduğunu söyleyerek yıkmaya çalışıyor ama bir yandan da kenara birazını ayırıyor. Sözlerinin arkasında pek duramıyor gibi geldi. Veya 'o' sözleri etmiyor. Beni bu durumdan kurtar diyor. Ama yarımbırocker'ın dediği gibi, bir imajla ayakta durmaya çalışmaktan öteye gidemiyor.
Ayrıca bunu yazanın bir erkek olduğunu düşündüm nedense. Aldatılmayı arzulayan bir erkek.
Bu yazıya yapılan yorumları okurken gerçekten çok keyif aldım hepinize teşekkür ediyorum öncelikle =)
Çocukken "anne bak bi hikaye okudum hoşuma gitti sana da okuyacağım" diyip hikayeler anlatırdım ona.
Sonra nasıl buldun beğendin mi diye sorardım umursamaz görünmeye çalışarak . Çünkü o hikayeleri hep ben yazardım. Ama asla söylemezdim ki egomu okşamak için çok güzel olmuş çok beğendim demesin.
Şimdi gene aynı şeyi yaptım; yorum yaparken objektif olabilmeniz, kim olduğunu bilmediğiniz bi yazar hakkında rahat konuşabilmeniz için "yazarın biri yazmış işte"ye getirdim.
Başkalarının da sorgulamasını istediğim bi ruh halini yazdım.
her türlü eleştiriye açık olsun istedim.
Yorumları okurken de bazen "evet işte tamamiyle doğru!" ya da bazen "hmm beni galiba anlamamış " dedim. Ama her yorumda yine de kendimi sorguladım.
Gerçekten severek yaptığım bir iş oldu =)
eh sen açıkladığına göre ben de açıklayabilirim. başkasının deyince kiminmiş diye google'dan arama yaptım ve tabi ki hiçbir şey bulamadım. sonra bunu senin yazmış olabileceğin aklıma geldi ama bozmak istemedim. vardır bir bildiği dedim ;)
İşte bana böyle insanlar lazım :D
Yorum Gönder