İnsanlara görünüşlerini değiştirme hakkı verilseydi ortaya neler çıkardı merak ediyorum.
Çok tek tip hale gelirdi herhalde insanlık.
Medyanın dayattığı standart güzellik anlayışı sayesinde.
Bir de şöyle bi sorun var; kendini, kendin yaratsan yeni sen daha mı çok kendin olurdun?
***Yapılan yorumlardan sonra kişisel görüşümü belirtmek için bir not ekliyorum.
Not; Eğer insanlar kendilerini yaratabilseydi ve medyanın dayattığı güzellik anlayışı onları tek tip hale getirseydi bu hiç de fena olmazdı!
Çünkü hemen hemen herkes aynı "standartlaşmış güzellik"te olacaktı.
Böylece insanlar arasındaki güzellik hiyerarşisi sona ererdi. Görünüş değil karakter ön planda olurdu.
Bu konu da benim "aynı olsak daha mutlu, farklı olsak daha özel oluruz" düşüncemin dallanıp budaklanmış hali.
Bireyselleşemeyen insan sosyalleşir evet ama belki de sosyalleşemeyen insan bireyselleşir.
Farklılıklar renkliliktir falan denir ya belki de hepimiz aynı olsak daha mutlu olurduk. Kimse kimseyi ne fiziksel özellikleriyle ne de zekasıyla ezmeye çalışırdı. Güzellik ve zeka eşit olunca kazanılan para da eşit olurdu ve dünya da daha adaletli...
Evet tahmin edebileceğiniz gibi bu fikir karmaşasını yaşamama yol açan ana düşünce komün hayat'tı. Belki de bayat bir konu diyeceksiniz ama bence bu konuda Dosteyevskinin romanları gibi.
Platon'un adı İdeal Devlet olan, çocukların küçükken ailelerinden alınıp, devlet tarafından yetiştirildiği bir ütopyası vardır. İlk duyduğunuzda ürpertici gelir fakat bence adaletli bir uygulamadır. Sarhoş bir babanın elinde büyüyen çocukla, mutlu ailesiyle büyük sıcak yuvasında büyüyen çocuk arasındaki eşitsizlik ortadan kalkar.
İnsanları aynılaştırma çabası çoğu zaman tepkiyle karşılanmıştır tıpkı okullarda forma giyilmesine karşı çıkılması gibi. Oysa gereklidir tüm dersanelerin kapatılması kadar gereklidir.
"Bir insanın suçu çirkin olmak ya da salak olmak değildir."
Güzellik ve zeka seviyemizi kendimiz belirleyemiyoruz hatta kişiliğimiz bile genlerimize ve çevremize bağlı oluyor ki bunlarsa yine bizim karar veremediğimiz durumlar.
İşte aklımdan geçenler bunlardı fakat yazıya dökmek için gerekli zihin berraklığını kendimde bulamadım, sadece güzellikler ilgili 3 satır bir şey yazdım ve o haliyle farklı anlaşılması ihtimaline karşı bunları da eklemeye karar verdim. Hadi bakalım.
31 sesleniş:
Bencede herkes çok sıradan olurdu, bikere herkes güzel olurdu ozaman.. Herkesin güzel yada yakışıklı olduğu bi dünya çok sıkıcı olurdu :D Ozaman bizim değerimizi kim bilcekk Pinkycim dimi :D
ben çirkin olmak isterdim. belki güzellik anlayışı çirkini güzel zannederdi herkes güzel olunca. bilmem anlatabildim mi.?
adonisler, iskenderler, achiller, theseuslar gibi yarı tanrılardan geçilmezdi ortalık. erkekler brad pitt, kadınlar angelina jolie klanı oluştururdu belki de. insanı kendisinin inşa edebilmesi gerçekten cazip görünüyor bana yine de. daha sağlıklı olabilmeyi dileyecek olsam da sadece.
öte yandan, insanı kendisi inşa ediyor da olabilir aslında. çevresel etkilerin boyutu sanırım belirleyici olan. maddi manevi koşullarından sıyrılamıyor insan ne de olsa.
internet buna kısmi olarak imkan veriyor. insanların kendilerini kimsenin tanımadığı sitelerde kendilerine yakıştırdığı nickler, profil fotoları, beğendikleri kitap/müzik/filmler, yazdıkları yorumlar vs bütün bunlar kendini yeniden yaratmanın simülasyonu işlevi de görüyor bir bakıma. yaratılan imajın gerçeğe ne kadar benzediği veya gerçektekinden ne kadar farklı olduğu kişinin arzu ve örselenmelerinin frekansını gösteren ipuçları olarak da görülebilir.
sanal dünyanın yaratıcısı ol sevdim (y).
Herkesin eline katalog gibi birşey verilip dünyaya gelmeden önce birinin seçilmesi sağlansaydı ben büyük ihtimal yine şu anki görüntümü seçerdim sanırım.
Akılları pazara çıkarmışlar herkes yine kendi aklını almış.
bunu senin söylemen şaşırttı beni biraz.
Ribelle yorumuna bayıldım :D
C3moi evet anlatabildin farklı olan daha çekicidir diyorsun ama bazı farklılıklar itici de gelebilir. Victoria Secretsın mankenleri arasında kalmış çirkin bir kız yine çirkindir.
Piktobet; evet çoğu insana çekici geliyor bu fikir ve bence böylece daha fazla kendimiz olabilirdik hoş karakterimizin de tam olarak kendimiz belirleyemiyoruz..
Og; Surrogatesi izlemiş miydin tam söylediğin şeyleri anlatıyordu :)
wimparella; sanal dünya değil gerçek hayatı kastetmiştim, hayal bile edilemiyor değil mi :)
npv25; şu anki görüntünün tıpatıp aynısını seçeceğini düşünmüyorum. Her zaman için daha fazlası istenir.
özge; bu yorumu yaptığına göre beni yanlış anlamışsın.
Ben kimse kendisini değiştirmesin herkesin doğal hali güzel falan demedim. Ama tek tip karakterler ortaya çıkardı ve bu herkesin söylediğinin aksine bu kötü değil iyi bir şey de olabilir.
İnsanlar aynı güzellik statülerinde olursalar karakterleri ön plana çıkar ;)
yok ben Og un yorumuna hitaben yazmıştım :)
Dış faktörleri bir kenara bırakıp, karakterle var olma fikrine ben bittim şahsen.
wimparella; aa pardon o zaman :)
ayşekız; teşekkür ettim :)
surrogates'i izlememiştim. trailer'ını izledim şimdi. listeye aldım tşk :)
Ne demek :)
A bir de sen de bana film önermelisin.
Seçimine güveniyorum.d
ne tür sevdiğine dair hiçbir ipucu olmadan beni zor durumda bırakıyorsun ama :)
son dönemde en beğendiğim filmi tavsiye edeyim o zaman: das weise band.
Direkt psikolojik felsefi içerikli şeyleri seversin diye düşünmüştüm de .d
orası doğru tabi. beri yandan barbar conan'ı da hala ilk günkü şevkle izleyebilirim :)
bu arada platon ideal devlet anlayışını savaşçı halk olan spartalıları baz alarak kurmuştu. aynı platon ütopyasında şairlere yer olmadığını da söyler. gençlerin ahlakını bozuyormuş, boş işlermiş bunlar :)
ama dediğin eğitim sisteminin benzerini bertrand russell da önermiş hatta bu amaçla kendi okulunu falan kurmuşluğu vardır. anne baba çalışırken çocukların tüm gün boyunca okulda eğitim, eğlence, yemek, uyku ve oyunlarla vakit geçirmesi temelli bir şeydi yanlış hatırlamıyorsam.
bu arada tavsiye ettiğim filmin tam adı şuymuş: das weisse band - eine deutsche kindergeschichte
Platonun ideal devletinin tamamını savunmuyorum ülkeyi filozoflar yönetsin kısmı güzel.
Ama bi çok ütopyada yoksa distopya mı demeliyim, çocukları devlet yetiştirsin kurgusu var.
Kendi ütopyamı yazsam ben de öyle olmasını isterdim ya da en azından anne babalığa uygunluk testi yapılsın.d
Müthiş almancamla türkçeye çevirmeye çalışıyorum filmi, beyaz band bi alman çocuktarihi gibi bi şey çıkardım :S
yok yaa, filozof ne anlar ülke yönetmekten :) din işleri devlet işlerinden nasıl ayrı olmalıysa felsefe işleri de devlet işlerinden ayrı tutulsun aman. kırk türlü felesefe var. ipini koparan kendi kuramını kurar kime dur diycen. sabaha kadar tartışmaktan bir genelge bile çıkaramaz o meclis ahah (işin geyiğindeyim tabi :)
evet beyaz band idi türkçesi sanırım. ingilizcesi de "the white ribbon" imiş.
şu film tam olarak:
http://www.imdb.com/title/tt1149362/
Aa ilk defa filozoflar ne anlar ülke yönetmekten diyen biri.
E şu anda da kimseye dur diyemiyoruz gene her siyasi partinin bi felsefesi var yani.d
Film için de teşekkürler :)
platon: "filozofları hükümdar ya da hükümdarları filozof olsaydı, devletler ne kadar bahtlı olurdu."
erasmus: "ama tarihçilere danışın, göreceksiniz ki, prenslerden felsefe ya da edebiyatı incelemekle gönüllerini eğlendiren prensler kadar devletlerine uğursuz olanı yoktur. filozof hükümet idaresine karışmamalıdır."
ama eşitlik de bir yere kadar! :)
piktobet; yalnız orada felsefe ya da edebiyatı incelemekle gönül eğlendirmek denmiş hani ciddi anlamda bi ilgi yok :)
francesca;sence nereye kadar olmalı eşitlik? :)
tabi. son cümleyi okuma sen :)
Cidden okumamış olabilirim yalnız .d
Ya da kendi belirttiğim filozof tipi olarak ele almışımdır.
Ben mantıksız olduğunu düşünmüyorum dedim ya sonuçta şu anki siyasi yönetimin de belirli bi felsefesi var ama üzerinde düşünülmüş, akıllıca ve geliştirilmeye açık mı o var.
En azından filozoflar tartışmaya açık olurdu yani filozofsa olmalı.
günlük hayatın saçma üzerine kurulmuş bir yapısı var ve öyle kalması gerekir. çünkü insanlar birer çılgın. filozof, sorularıyla insanların canını sıkan kişidir. toplumda bile yok yeri. ateşe atmalı onu, küllerini okyanusa dökmeli. gitsin balıkları zehirlesin.
Yakın çağın cadısı filozoflar.d
piktobet,
herhangi biri düşünebiliyor musun ki, hem toplumda yeri olmasın hem de toplumun ciddi bir kesimi tarafından bilinsin? Eğer kastettiğin, filozofun sorularının toplumda yer almamasıysa, o da pek mümkün değilmiş gibi gözüküyor.
Ayrıca günlük hayat 'saçma' bir düzen üzerine kurulmamıştır. Böylesi pek de mümkün değildir hani. Onu yorumlama sonucu ortaya çıkan sonuç, onun saçma olduğunu yönündedir, kuşkusuz; ama onu sürekli saçma olarak değerlendirmek, ne çözünlenmesini sağlar ne de ortadan kaldırır. Sadece kestirip atar.
Not: Yorumunun espiri ve iğneleyici içerikli olduğunu varsaysam da, ukala ve gösterişli biri olduğum için bu yorumu yapmaktan kendimi alamadım. :)
Filozofların devlet yönetmesine gelirsek, 'devlet' yapı itibariyle yönetilmesi gereken bir oluşumdur, başına filozoflar gelirse onun adı devlet olmaktan çıkar diye düşünüyorum. Kaldı ki, 'bir' devletin filozoflar tarafından yönetilmesi için o devletin halkının ve diğer devletlerin de buna elverişli bir yapıya sahip olması gerekir, diye de düşünüyorum.
Ayrıca, önce ki yorumlarda da bahsedilmiş sanırım; her büyük yapının bir felsefesi muhakkak vardır. E çünkü, bunun üzerine bir araya geliniyor, bunun etrafında şekilleniyor. Örneğin, Akp'nin felsefesinin ülkeyi satmak üzerine kurulu olması gibi. :D Bunu da tamamen ezbere söyledim; yoksa siyasetten pek anladığım söylenemez.
He bir de, böyle bir yaygın durum var genç kesimde; apolotik olmak ile ilgili. PinkyFreud'da sanırım bir yazısında bundan bahsetmişti. Oysa, kendisi gayet politik duruşu olan bir insan; kayıtlarında ki eleştirel yazılardan bunu anlıyorum. Bence apolitiklik tanımının yerine başka bir şey getirmeliyiz. Çünkü öyle olsak, bu kadar dil dökmezdik herhalde.
Gözlerinizi yordum, özür dilerim. :)
Burak Özkan: korkuttun beni. tokat gibi bir yanıt aldım zannettim. çarşaf gibi daha da kötüsü. neyse ki sonlara doğru ilgi benden kitleye doğru kaymış da kurtardım kendimi. şaka bir yana. evet her şey kocaman bir şaka. hayat da öyle değil mi. eğleniyoruz şurda. bunu da kestiripatmacı adamsendeci benyaptımolducu bugüngityarıngelci bir tarzda değerlendirmezsin umarım. siyaset ucuzdur sahi. söylemleri de öyle olsa ne olur ki. biri ülkeyi satar. hortumlar diğeri. toplum ve aile yapısına hakaret vesaire. şabloncu muyuz ne. ama gözlerim yorulmadı hayır. görüntü kirliliğinin başlıca görsel sanat biçimi olduğu bir ülkede yaşamıyor muyuz sahi. bu yazıyı da ciddiye alıp yanıtlayarak gösterişliliğinden kuşkuya düşürme beni. Pink Freud'a mahsus selam. piktobet bildirdi.
Hayatın 'kendisini' bilemem ama insanın hayat üzerinden yola çıkarak inandığı şeyler bazen tam bir şaka olabiliyor.
Yorum Gönder