Arkadaşlar peşin peşin söyleyeyim hiçbir ırkın masum ya da bir diğerinden daha vahşi olduğunu düşünmüyorum. Hani baksan; Afrika'nın ilkel kabilesindeki canilikle Amerika'daki rekabet kültürünün sertliği hemen hemen aynı derecededir.
Türk milletini ben de eleştiriyorum hatta çok çok eleştiriyorum çünkü ben de bir parçasıyım ve bu kendi nezdimde bir nevi özeleştiri oluyor.
Twitterda ve ekşide bazı yazarlar görüyorum ki sadece Türkleri kötülüyorlar. Hani sanki diğer toplumlar pür-i pak da sadece biz kirliyiz. Bütün devletler kendi çıkarını düşünür elini kana bular ve gizlediği kirli çamaşırları vardır bunu bir kafanıza sokun önce.
Belki göreceli olarak iyi insan - kötü insan vardır ama iyi imparatorluk - kötü imparatorluk yoktur. Elbette ki Osmanlı'nın sütten çıkma ak kaşık olduğunu düşünmüyorum. Ama zamanında isyan eden azınlıkların da yalnızca mazbut mazlum insanlardan oluştuğunu düşünecek kadar da 3.sınıf hümanist değilim.
Bir diğer anlam veremediğim şey de atalarının acısını pazarlayıp bundan çıkar sağlamak ve para elde etmek. Almanlar şu an hala Yahudiler'e tazminat ödüyor. Gayet zenginlerine bile. Hepimizin bildiği bir Auschwitz var, peki dünyadaki tek toplama kampı bu muymuş yani? Fransa'da, İngiltere'de, Rusya'da, Japonya'da, Kore'de, Sırbistan'da hatta ve hatta Kanada'da kurulanlar ne olacak? Dünya çapında kaçımız bundan haberdar? Yenildikleri için Almanlar tü kaka edilmiş.
Oysaki Ruslar da Almanya'yı işgal ettiklerinde Yahudiler'e daha insancıl davranmamışlar.
Bu demek değil ki Yahudilere üzülmüyorum (çünkü concentration camplere şüpheli yaklaşınca faşist ilan edilebiliyorum) ne zaman özellikle Dr Mengele'nin çalışmalarıyla ilgili bir şey okusam gözlerim doluyor dağa taşa çıkıp isyan edip kötülükle dövüşesim geliyor.
Bir yandan kötülüğe hastalık olarak yaklaşanlar var lakin şahsen bu raddede caniliğin tedavi edilebilir bir şey olduğunu düşünmüyorum. Neyse konumuz dağılmasın. Ben burada okuduğum şeylere hiç tanımadığım insanlara salya sümük ağlarken birileri de zamanında çekilmiş çilenin sefasını sürüyor gibi geliyor.
Savaşların soykırımların filmleri çekiliyor, tarih bile kapitalizmin elinde bir oyuncak haline getiriliyor. Sonra da biz medya sektörümüzden yakınıp "kaç bin küsür yıllık geçmişimiz var, verdiğimiz savaşlar, ettiğimiz göçler, çektiğimiz kıtlık" bunlardan neden faydalanıp sinemaya aktaramadığımıza esefleniyoruz. Tabi işin ders alma boyutu da var yani bencilliğin, açgözlülüğün nelere mal olabileceği, insanların bir takım kişilerin hevesleri uğruna ne türlü eziyetlere işkencelere maruz kaldığı, hepimizin özümüzde bir olduğu gibi konular üstünde düşünmeye sevk edebilir. Altında gerçekten iyi niyet olsa bunca cefadan sonra İsrail-Filistin çatışması olmazdı. Bir belgesel denk geliyor bu sefer Filistinlilere acıyorum. Gerçi İsrail Filistin savaşında bir tarafı haklı veya haksız olarak nitelendiremiyorum. Müslüman çoğunluğun hüküm sürdüğü bir ülkede yaşadığımız için olan bitenden taraflı haberdar oluyoruz. Sanmıyorum ki Filistinliler, İsraillilerden daha merhametli veyahut insancıl olsun lakin şu an İsrail güçlü taraf olduğu için ezilen mazbut masumlar Filistinlilermiş gibi geliyor. Müslümanlar sütten çıkmış ak kaşık olsa İŞİD mevcut olmazdı ama hala kendi dinlerini eleştirmekten bir hayli uzaklar. Of işte dünyanın yükü benim omuzlarımda sanki amk konuşuyorum konuşuyorum bir netice yok. Bu kadar empatik bir insan olmak demek banane diyememek, gasp edilen her hakka sinirlenmek, her adaletsizliğe kendin uğramış kadar üzülmek ve sonrasında da bu "zalım" dünyada yaşayabilmek için duyarsız rolü oynamak zorunda kalmak demek.
Neyse ne diyorduk filmler... İnsanlar bunları izlediğinde bilinçlenmek yerine hırs duyup intikam andı içiyorlar. Sadece kendi uluslarına haksızlık yapıldığı, farklı dinlerin - mezheplerin tehlike teşkil ettiği zannına kapılıyorlar. Tabi bu filmin yönetmenine ve konteksine bağlı olarak değişebilir. Lakin çoğu milliyetçilik damarını kabartan propagandadan öteye geçemiyor sanki.
Bu çerçevede Ermeni Soykırımını kabul etmekten yana olan TC vatandaşları nasıl bir gaflet ve delalet içine düştüklerinin farkına varmalılar. Zamanında dedemizin babasının yaptığı şeyler karşılığı biz niye maddi külfetin altına girelim? Türkler soykırım yapmadı diyemiyorum zira böyle kesin yargılarda bulunmak için yıllarını arşivlerde kütüphanelerde harcamak gerekir. Ama yaptılarsa da ortalık güllük gülistanlıkken sırf bunlar Ermeni diyerek saldırdıklarını düşünmek de büyük aptallık olur. Ki zamanında Ermeniler millet-i sıddıka diye bilinirken, saltanatta birçok önemli görevlere getirilmişken bu husumetin sadece etniğe dayalı olduğu savunulamaz. Hele hele Fransız politikacılar gibi elleri kanlı kimselerin bu olaya müdahil olması iyice sinir bozucudur. Leş kargaları.
Bizim yapmamız gereken şey tüm Türkiye olarak; özgürlüğün ne olduğunu kavramaktır. İnsanları bir topluluğun salt bir parçası olarak değil kendi başına bir birey olarak görmektir. Hoş bunlar çok beylik laflar. TC vatandaşlarının kaçı kendi kendine bir birey de karşısındakini de ayrı bir şahıs olarak görecek orası muamma.
Ama gördüğüm şu ki Ermeniler de Türkler kadar milliyetçi (istisnalar her zaman mevcuttur) bu durumda ne yaşanmışsa iki tarafa da müstehak. Ben Türküm diye bir Ermeni'yle aram kötü olmamalı. Zaten gelip de siz Türkler çok vahşisiniz demediği sürece gayet sevebilirim. Zamanında ne olduysa bizim suçumuz değil ve ceremesini bizim çekmemiz kadar ahmakça bir tazminat olamaz. Sonuçlarını düşünerek konuşun ve orada burada marjinal olmak için "Türkler çok kötü melek gibi Ermenileri durduk yere kestiler şimdi de yapmadık diyorlar yalan söylüyorlar" şeklinde sayıklamalarda bulunmayın. Bedelini yine halk ödeyecek Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül falan değil.
Türk milletini ben de eleştiriyorum hatta çok çok eleştiriyorum çünkü ben de bir parçasıyım ve bu kendi nezdimde bir nevi özeleştiri oluyor.
Twitterda ve ekşide bazı yazarlar görüyorum ki sadece Türkleri kötülüyorlar. Hani sanki diğer toplumlar pür-i pak da sadece biz kirliyiz. Bütün devletler kendi çıkarını düşünür elini kana bular ve gizlediği kirli çamaşırları vardır bunu bir kafanıza sokun önce.
Belki göreceli olarak iyi insan - kötü insan vardır ama iyi imparatorluk - kötü imparatorluk yoktur. Elbette ki Osmanlı'nın sütten çıkma ak kaşık olduğunu düşünmüyorum. Ama zamanında isyan eden azınlıkların da yalnızca mazbut mazlum insanlardan oluştuğunu düşünecek kadar da 3.sınıf hümanist değilim.
Bir diğer anlam veremediğim şey de atalarının acısını pazarlayıp bundan çıkar sağlamak ve para elde etmek. Almanlar şu an hala Yahudiler'e tazminat ödüyor. Gayet zenginlerine bile. Hepimizin bildiği bir Auschwitz var, peki dünyadaki tek toplama kampı bu muymuş yani? Fransa'da, İngiltere'de, Rusya'da, Japonya'da, Kore'de, Sırbistan'da hatta ve hatta Kanada'da kurulanlar ne olacak? Dünya çapında kaçımız bundan haberdar? Yenildikleri için Almanlar tü kaka edilmiş.
Oysaki Ruslar da Almanya'yı işgal ettiklerinde Yahudiler'e daha insancıl davranmamışlar.
Bu demek değil ki Yahudilere üzülmüyorum (çünkü concentration camplere şüpheli yaklaşınca faşist ilan edilebiliyorum) ne zaman özellikle Dr Mengele'nin çalışmalarıyla ilgili bir şey okusam gözlerim doluyor dağa taşa çıkıp isyan edip kötülükle dövüşesim geliyor.
Bir yandan kötülüğe hastalık olarak yaklaşanlar var lakin şahsen bu raddede caniliğin tedavi edilebilir bir şey olduğunu düşünmüyorum. Neyse konumuz dağılmasın. Ben burada okuduğum şeylere hiç tanımadığım insanlara salya sümük ağlarken birileri de zamanında çekilmiş çilenin sefasını sürüyor gibi geliyor.
Savaşların soykırımların filmleri çekiliyor, tarih bile kapitalizmin elinde bir oyuncak haline getiriliyor. Sonra da biz medya sektörümüzden yakınıp "kaç bin küsür yıllık geçmişimiz var, verdiğimiz savaşlar, ettiğimiz göçler, çektiğimiz kıtlık" bunlardan neden faydalanıp sinemaya aktaramadığımıza esefleniyoruz. Tabi işin ders alma boyutu da var yani bencilliğin, açgözlülüğün nelere mal olabileceği, insanların bir takım kişilerin hevesleri uğruna ne türlü eziyetlere işkencelere maruz kaldığı, hepimizin özümüzde bir olduğu gibi konular üstünde düşünmeye sevk edebilir. Altında gerçekten iyi niyet olsa bunca cefadan sonra İsrail-Filistin çatışması olmazdı. Bir belgesel denk geliyor bu sefer Filistinlilere acıyorum. Gerçi İsrail Filistin savaşında bir tarafı haklı veya haksız olarak nitelendiremiyorum. Müslüman çoğunluğun hüküm sürdüğü bir ülkede yaşadığımız için olan bitenden taraflı haberdar oluyoruz. Sanmıyorum ki Filistinliler, İsraillilerden daha merhametli veyahut insancıl olsun lakin şu an İsrail güçlü taraf olduğu için ezilen mazbut masumlar Filistinlilermiş gibi geliyor. Müslümanlar sütten çıkmış ak kaşık olsa İŞİD mevcut olmazdı ama hala kendi dinlerini eleştirmekten bir hayli uzaklar. Of işte dünyanın yükü benim omuzlarımda sanki amk konuşuyorum konuşuyorum bir netice yok. Bu kadar empatik bir insan olmak demek banane diyememek, gasp edilen her hakka sinirlenmek, her adaletsizliğe kendin uğramış kadar üzülmek ve sonrasında da bu "zalım" dünyada yaşayabilmek için duyarsız rolü oynamak zorunda kalmak demek.
Neyse ne diyorduk filmler... İnsanlar bunları izlediğinde bilinçlenmek yerine hırs duyup intikam andı içiyorlar. Sadece kendi uluslarına haksızlık yapıldığı, farklı dinlerin - mezheplerin tehlike teşkil ettiği zannına kapılıyorlar. Tabi bu filmin yönetmenine ve konteksine bağlı olarak değişebilir. Lakin çoğu milliyetçilik damarını kabartan propagandadan öteye geçemiyor sanki.
Bu çerçevede Ermeni Soykırımını kabul etmekten yana olan TC vatandaşları nasıl bir gaflet ve delalet içine düştüklerinin farkına varmalılar. Zamanında dedemizin babasının yaptığı şeyler karşılığı biz niye maddi külfetin altına girelim? Türkler soykırım yapmadı diyemiyorum zira böyle kesin yargılarda bulunmak için yıllarını arşivlerde kütüphanelerde harcamak gerekir. Ama yaptılarsa da ortalık güllük gülistanlıkken sırf bunlar Ermeni diyerek saldırdıklarını düşünmek de büyük aptallık olur. Ki zamanında Ermeniler millet-i sıddıka diye bilinirken, saltanatta birçok önemli görevlere getirilmişken bu husumetin sadece etniğe dayalı olduğu savunulamaz. Hele hele Fransız politikacılar gibi elleri kanlı kimselerin bu olaya müdahil olması iyice sinir bozucudur. Leş kargaları.
Bizim yapmamız gereken şey tüm Türkiye olarak; özgürlüğün ne olduğunu kavramaktır. İnsanları bir topluluğun salt bir parçası olarak değil kendi başına bir birey olarak görmektir. Hoş bunlar çok beylik laflar. TC vatandaşlarının kaçı kendi kendine bir birey de karşısındakini de ayrı bir şahıs olarak görecek orası muamma.
Ama gördüğüm şu ki Ermeniler de Türkler kadar milliyetçi (istisnalar her zaman mevcuttur) bu durumda ne yaşanmışsa iki tarafa da müstehak. Ben Türküm diye bir Ermeni'yle aram kötü olmamalı. Zaten gelip de siz Türkler çok vahşisiniz demediği sürece gayet sevebilirim. Zamanında ne olduysa bizim suçumuz değil ve ceremesini bizim çekmemiz kadar ahmakça bir tazminat olamaz. Sonuçlarını düşünerek konuşun ve orada burada marjinal olmak için "Türkler çok kötü melek gibi Ermenileri durduk yere kestiler şimdi de yapmadık diyorlar yalan söylüyorlar" şeklinde sayıklamalarda bulunmayın. Bedelini yine halk ödeyecek Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül falan değil.
3 sesleniş:
merhaba. nasılsın.
sana bi ödül verdim ama kendimce blogumda ya :)
Ah çok teşekkür ederim hiç beklemiyordum :D
Yorum Gönder