Sayfalar

Toplumuna Ve Dinine Göre İnsan Seçmek


Saat sabahın sekiz buçuğu, ben hala uyanığım. Sıkıntıdan ekşi sözlük okuyorum her zamanki gibi yine sinirleniyorum. Kızdığım şey düşündüklerimin zıttının savunulmasından ziyade ahkam kesilmesi. Ermeni soykırımı başlığını okuyorum ki genelde böyle herkesin bol keseden attığı evrim teorisi ateizm atatürk vb başlıklara girmem. Sadece entrylerini beğendiğim bazı yazarlar bu konuda ne fikir beyan etmiş diye merak edip tıklarım.
Öncelikle fanatizmin her türlüsü bana saçma geliyor; din mezhep ırk takım.. Ve bir de insanları etnik kökenlerine yani genetik kalıtımlarına göre değil dahil oldukları güruha yani toplumsal kalıtımlarına göre değerlendiririm. İnsanları asla yargılamam tamamen önyargısız bir meleğim! falan diyeceğimi sandıysanız yanıldınız.  Maslow'un Hierarchy of Needs Theorysini kabul ederek gelelim toplumsal kalıtımın ne olduğuna. Birkaç gündür bu konuyla ilgili bir sonuca varamamaktan dolayı sıkıntı içindeydim. Kabaca fakirlik eşittir gelişmemişlik, tamam ama başka hangi etkenler gelişime olumsuz etkide bulunuyor?
Ekonomik şartlar önemsenmeden toplumun uygarlaşması sadece bireylerinin zeka seviyesine mi bağlıdır? Hayır! Ülkelerin gelişmişliği teker teker vatandaşlarının iq miktarına göre değil bütünlük halinde halk olarak geçirdikleri sosyolojik evrelere bağlıdır. Yani en basitinden şöyle örneklendireyim; farklı insan gruplarına aynı miktar bütçe ayrıldığında bu ödenekle birbirleriyle alakasız eylemlerde bulunurlar. Kimisi verilen parayla gösteriş yapmaya çalışır cep telefonu kılıfı bile markalıdır, kimisi kendini eğlenceye adar gazinolara dadanır, kimisi bir karavan alır dünyayı dolaşır, kimisi okul hastane vs hayır işleriyle uğraşır, kimisi karısının üstüne bir kuma daha getirir, kimisi eğitimi için yurtdışına çıkar o kurs senin bu seminer benim koşar durur.

Bu değişik tutumlar zekayla direkt ilgili değildir daha çok doyumla alakalıdır. Harvardda okuyup homelesslığı bir yaşam biçimi kabul etmiş öğrencilerin varlığı buna en güzel kanıttır. Ve toplum kuralları ne kadar katıysa kişisel doyum-hayattan alınan haz o kadar azdır. Kişiler yeterli doyuma ulaşamadıklarında daha agresif ve saldırgan olurlar.
Peki toplumu bu kadar baskıcı ve dayatmacı yapan nedir? - DİN ve İKTİDAR HIRSIdır.
Şimdi bazıları karşı çıkacak, dini kendi çıkarları için kullananlarda suç! şeklinde itiraz edeceklerdir. Ben de sorarım insan neyi kendi çıkarı için kullanmadı da din gibi bir olgudan faydalanmasın? Tanrı o kadar aciz miydi ki gönderdiği dinlerin böyle yorumlanacağını hesaplayamadı.
İktidar hırsına gelecek olursak o bambaşka bir inceleme konusudur din dil ırk ayrımı yapmadan kişiyi canavarlaştırır.

Kimileri der ki kafatasçılık Darwinin Avrupalıları üstün ırk kabul etmesiyle başlamıştır. Bu ve buna benzer Afrikalıların neredeyse insan kategorisine sokulmaması, Darwinin nazilere ilham kaynağı olması gibi provokatif bilgiler Harun Yahyanın sitelerinde bulunmaktadır. Şimdiki aklım olsa kaale almazdım fakat ilk öğrendiğimde(16) şaşırmış böyle bir yorumu kim çıkarmış diye kızmıştım. Sonra düşündüm her alanda ileri olan yer Avrupa kıtasıydı bilim mi dersin sanat mı dersin özgürlük mü dersin modernlik mi dersin hepsinden bolca mevcut. Adalet için bile iç hukuk yollarımız yetersiz kalıyor ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruyoruz.
İngilizler Fransızlar Birinci Dünya Savaşında olduğu gibi kendileri savaşmadan toprak kazanıyorlar, sömürge ediniyorlar, ülkeleri maşa olarak kullanıyorlar tıpkı Avustralyadan Yeni Zelandadan Osmanlı cephelerine asker getirmeleri, Yunanlıları Türklere karşı kışkırtmaları gibi.. Bir laf vardı "Türkler savaşta kazandıklarını masada kaybeder". "Su akar Türk bakar".
Biz Kafkas ırkı (doğu avrupa batı asya) evrimin gerisinde miydik saf mıydık salak mıydık? Çünkü bir bakınca Türkiye Yunanistan Bulgaristan Ermenistan hep aynı aslında. Ne diye birbirimizi yiyorduk? Ayrıca Afrika sömürge yapıldı insanları köle edildi çeşit çeşit işkencelere maruz kaldılar ve kendilerini koruyamadılar demek ki yeterince zeki değiller!

Şimdiyse bir dönem Avruplıların tıptan bihaber oluşunu tedavi amaçlı insan kanı içilmesini, cadı ve vampir avladıklarını, kilisenin despotluğunun ne kadar can yaktığını göz önünde bulundurabiliyorum.
Oryantalist değilim ama küçümsediğimiz Araplar Farisiler zamanında imrenilecek kütüphaneler kurmuşlar zamanın gözde şehirlerini inşa etmişler. Endülüs Emevilerinde hayran olunacak hanlar hamamlar varken Avrupanın saraylarında dahi temizlik kültürü hadi kültürü geçtim banyo diye ayrı bir yer yokmuş. Bunu da yazarı İngiliz olan, İspanyol Prenses Katalinanın(Katherine) İngiltereye küçük yaşta gelin gitmesini ardından da yıllar sonra kraliçe olmasını anlatan bir kitapta okumuştum. Yine Fransız İhtilalini konu alan başka bir kitapta da Europanın çirkin yüzü görülüyordu açık açık.

Sonra mesela Kızılderililer gerizekalı oldukları için değil yaşam biçimlerinden ötürü katledilmişler asimilasyona uğramışlardı. Bütün ezilen ırklara sempati duyuyorum İskoçlar, İrlandalılar, Boşnaklar..

Siyahiler de aynı şekilde şu an dünyanın neresinde olursa olsun bulundukları ortama uyum sağlamışlar beyazlarla aynı eğitimden geçmişler birçok düşünür bilim adamı sanatçı yetiştirmişler. Eğer söylenegelen uydurmacalar gibi insan-maymun arası bir yaratık olsalar zihinsel işlem gerektiren süreçlerde başarısız olmaları gerekirdi.

Türkiyede neden "proleteryanın sağcı elitlerin solcu" olduğu tartışılagelen bir konudur. İşte bu da Türk vatandaşlarının milli hafızası toplumsal kalıtımının bir sonucudur. Gerçi zenginler de şu an konjonktür gereği islami açılımlara yönelmişler, yeşil sermaye ivme kazanmış ve doğal olarak sağa kaymışlardır.

-Paşa ve bey-den başka soyluluk ünvanı bulunmayan Türkiye geçmişinde sınıf farklılıkları mesela bir -şövalye lord kont markiz earl baron dük- gibi asalet ünvanlarına ve hala halihazırda bir kraliyet ailesine sahip İngiltere geçmişindeki kadar belirgin değildir ve tabakalar arası dikey geçiş nispeten kolaydır. Ülkemizde işçi tabakasından bir ailenin çocuğu bile mevcut eğitim sistemiyle, okulunda devamlılık göstermişse statüsel anlamda istediği makama sahip olabilir çünkü üniversiteye (Osmanlıda daha yeni 1800'lerde kurulan üniversitenin temelleri Batı Avrupada 11./12. Doğu Avrupada 13./14. yüzyıla dayanıyor.)  giriş sınavlarında adayların kültür birikimleri, bakış açıları, hobileri, kaç dil bildikleri, hangi kurslara katıldıkları sorgulanmaz ezberlenen formüller ile biraz mantık çokça pratik istenen üniversite için yeterlidir.

Yine İngilterede işçiler arasında bile katmanlar mevcuttur yüksek gelirli işçi aristokrasisi diye birşey vardır. Sürekli İngiltereden bahsetmemin sebebi sanayileşme ve sömürgeleşmenin en hızlı bu birleşmiş krallıkta yaşanmış olması. Amerikayı da örnek gösterebiliriz 1 mayıs işçi bayramının, 8 mart dünya kadınlar gününün nasıl ilan edildiğini veya Rusyanın ekim şubat devrimlerini.. Rusyada devrim olurken  Türkiyede darbe oluyor buda işin özeti heralde.
Buna bağlı olarak AKP'ye oy verenleri direkt olarak geri kalmış kitle ilan etmek de bence doğru bir davranış değildir. Osmanlıda saray sanat bilim dili bile halkın dilinden farklıdır tanzimat döneminden itibaren açıkça görüldüğü gibi halk azınlıklar hariç olmak üzere kendi sosyal özgürlüğü için herhangi bir mücadele vermemiştir iş her zaman aydın kesimin başına düşmüştür. Sonrasındaysa aydınların entelektüelliğinin elitliğe evrimleşmesi sonucunda halkla arası iyice açılmıştır..
 Belki de bunun sebebi Avupayı Amerikayı Rusyayı geriden seyrettiğimizden dolayı orada belirli mücadeleler direnişler sonucu kazanılan hakları edinilen tecrübeleri fikir akımlarını bizim hazırdan alıp özümseyemeden tüketivermemizdir. Bu tıpkı miras yiyen sefahat içinde yaşayan bir evladın paraya bakış açısıyla, o serveti elde edene kadar çalışıp didinmiş tasarruf yapmış babanın paraya bakış açısındaki farka benzer.

Lakin ve lakin tüm bu yazdıklarıma rağmen düşünüyorum da; insanların günümüzün globalleşen dünyasında çoğunluğun bakış açısından kurtulup kendi perspektifini yaratması bu kadar zor mu? Elinin altında her an ulaşabileceği internet gibi bir olanak şehrinde onlarca kütüphane sahaf yüzlerce kitapçı dükkanı varken? Her evde bir tane tv bir tane cep telefonu mevcutken? Acaba özgür düşünce sadece ayrıcalıklı gene sahip olanların kullanabileceği bir özellik mi? Bu çağda bir insan hala Kuran okumadan Müslüman olabilir mi dini saydığı felsefeye bu kadar bağlanıp tüm yaşamını onun ekseninde döndürebilir mi?
Yukarıda seçmenlerin muhafazakar partileri tercih etmelerinin direkt zekayla bağıntısı olmadığını söylemiştim peki dolaylı yoldan var mı? Ramazan ayında içki içilmesini şort giyilmesini tvde magazin programları yayınlanmasını kutsalına hakaret kabul eden biri bu hale imkansızlıklar yüzünden mi geldi yoksa gerçekten algıda problem mi yaşıyor?
Diyeceğim o ki insanları üyesi oldukları topluluğa ve dinlerine göre de değerlendirmek pek de bir önyargı olmayacaktır. Tıpkı Platonun fikirlerini beğenenleri komik bulmam gibi tıpkı varoluşçuları gerçeklikten uzak ve yüzeysel bulmam gibi. Bedava gezi imkanı sağlasalar Arabistan Yarımadasından herhangi bir ülkeye gitmek istemeyeceğim gibi. Türk toplumunu da sevmiyorum ırkçı da değilim oh rahatladım işte!

Note; öhm yazıyı toplayabildim mi anadüşünceyi verebildim mi bilmiyorum ama izmir sıcağında klimasız evimde matkap sesleri eşliğinde endoplazmik retikulumlarım erimiş şekilde yazdım. Benden bu kadar valla.
Deeper Note; Buldum temayı! Uygarlıkları geliştiren insanların zekaları değil karakterleri ve uymak zorunda oldukları dinsel ritüeller toplumsal kurallardır. Karakter dediğimiz şey de içinde bulunulan toplumun etkisiyle oluşur.
Deepest Note; Karakterle; mizacı ve kişiliği karıştırmayınız.

25 sesleniş:

Şahin Şirin ERDEM dedi ki...

varoluşçu bir dünya görüşüne sahip bir insanın özgürlük isyanı.. insanın bireyin topluma karşı özgürlüğünü elde etmesi gerektiğini öfke ile dile getiren bir yazı.. bunlar varoluşçuluk değil mi :)
diğer bütün çattıklarına katılıyorum da varoluşçulara niçin çatıyorsun? :)
yazı harika.. yüreğinize sağlık..

Pink Freud dedi ki...

Hm güzel bir yorum oldu teşekkürler :)
Varoluşçu bir dünya görüşüne sahip değilim aslında ya gayet yapısalcı ve kaderciyim. Burada ele aldığım medeniyetlerin gelişmesinde önemli faktörleri bulmaya çalışırken göz ardı ettiğim bir bilimsel veri bulunmuyor ya da fazla iyimser olmadım. Kişilik ve zeka farklı kavramlar. Irklara göre standart bir zeka skalası olduğunu sanmıyorum. Ama mesela fiziksel olarak üstün ırklar olduğu kanısındayım :/

bittersweet dedi ki...

Şimdi alınma ama anlatım yeteneğin ve birikimlerin iyi seviyede olmasına rağmen çıkarımların vasat olmuş. Yani okuduklarını okumayan her hangi bir kimse de bunları çıkarabilir. Kaynak gösterdiğin şeyler daha ilerici, yaratıcı olmaya sevk edebilir seni. Bence kendi kendini tüketiyorsun yapma...

Pink Freud dedi ki...

Ben söylediğin kadar vasat görmüyorum. Okuduklarımı okumayan herhangi bir kimsede konunun üstünde bu kadar düşünmez zaten :D

bittersweet dedi ki...

pratikte karşılığı olmayan şeylerden bahsetmiyorsun demek istediğim buydu. Vasat kötü değil ortadır ki iyidir ama sen de çok pis potansiyel gördüğüm için söylemek istedim :)

leon dedi ki...

bence zaten bu yaşlarında vasat olması bile harika bir durum. işin güzel yanı bu gayet normal üstü bir durum aslında sadece kötü ama umut verici olmalıydı pink. @bittersweet.
neyse pink freud: şimdi bana da vasat geldi ama bu bilmem kaç saattir uykusuz olmam ve de 2 saat sonra başlayacak olan 3sınavlık maratona verdiğim çalışma emeği dolayısı ile yorgun oluşumdan da kaynaklanabiliyordur. varoluşçu eleştirin açıkcası hoşuma gitmedi ama saygı duymak durumundayım elbette. onun dışında???

Peki toplumu bu kadar baskıcı ve dayatmacı yapan nedir? - DİN ve İKTİDAR HIRSIdır.
İktidar hırsına gelecek olursak o bambaşka bir inceleme konusudur din dil ırk ayrımı yapmadan kişiyi canavarlaştırır. sorunun cevabı sadece iktidar hırsı olmalı bence. çünkü din evet dediğin gibi kullanılır insanca ama bunun sebebi salt iktidar hırsıdır. tarihte bunun bir çok örneği gün gibi ortadadır. hatta günümüz Türkiyesinde de yine din iktidarca kullanılmakta. ve işin komiği kişi dinsiz Allahsız dahi olsa dini kullanır iktidar hırsından dolayı. çünkü iktidar aptalları yönetecek dahi olsa iki kişilik bir oyundur. yöneten ve yöneticiler. neyse ne ya ben çok uzattım eleştiriyi. neden uzattım uykusuzum çünkü ve saçmalamaya müsaitim. daha da uzatırım yuh dersin bu kadar uzamaz lan dersin .P

Pink Freud dedi ki...

bittersweet; teşekkür ederim ama anladığım kadarıyla blogum fazla abartılıyor yani burası benim diğer insanların da okumasından hoşlandığım günlüğüm. Yazdığım şey de üniversite bitirme tezim değil :D Postun başında da anlatmıştım son günlerde aklımı kurcalayan bir ikilem vardı ve çokça örnek bulup durum kıyaslayarak sonuca vardım zaten yeni bir tespit yok ortada.

Leon; ben de uykusuzluktan özgün eleştiri yapamadığının farkındayım senden önceki yorumların ana hatlarını yazmışsın.:D Öncelikle sen başlı başına egzistansiyalistsin yani nasıl olur da hoşuna gitmez bu bir, ikincisi yazının varoluşçu olmasına dair örnek istiyorum*

byvayet dedi ki...

oh rahatladım işte! hahaha:D bende sevmiyorum türk toplumunu ve onunla ilgili gördüğüm her şeyde kusmak istiyorum. bu konuda sevmediğim pek çok tabaka veya kesim veya tipik görüşler var ama en dayanamadığım sanırım şu idi:ayy yazamayacağım galiba o kadar kötü oluyorum. şu idi: "allahım yarabbim ayırmasın bizi başımızın üstünde dalgalandırsın güzel bayrağımı yarabbim."
bir forum da okumuştum bu yorumu.paris te ki türk mevsimiyle ilgili fotoğrafların altına yazmışlar. birde bağırıyorlar ne mutlu türküm diyene en büyük türkiye. siktir git lan o zaman ordan.işgal etme henüz evrimlerşmemiş kafan ve bedeninle medeniyet olan yerleri.ha şimdi diyecekler ki sen de burada yaşıyorsun hem de türksün ciğersiz. ben de diyeceğim ki en kısa zamanda siktir olup gidiyorum. ve zaten burayı ben seçmedim, nefret ediyorum ve bundan utanıyorum. bu arada bu da en sevdiğim laf: "ciğersiz" ha bir de meshebi geniş var.

Pink Freud dedi ki...

Zaten bu yazı da önceki konuşmamız sayesinde meydana geldi. Düşündüm mesela izmirin konak meydanı için ıyy kürt dolu diyebiliyoruz işte hepsi esmer zayıf saçlarını jöleleyen işte tiplerinden doğulu olduğu anlaşılan bir kız geçtiğinde yiyecek gibi bakan tipler.. Oysa onlar sadece eğitimsiz kapalı bir toplumda yetişmiş kürtlerdir-insanlardır. Bakıyorum israil toplumunu arap toplumunu türk toplumunu sevmiyorum. Ama kimseye de sırf yahudi arap diye kötü düşünmem davranmam vs. Koyu müslüman hristiyan ya da museviyse de yine kötü davranmam ama çok feci küçümserim yani

byvayet dedi ki...

a bak bence israil toplumu demişken bunu da yazına katmalısın. tam da bingo! demek istediklerin üzerine. israil toplumu da arap toplumu arasında neredeyse ütopik bir biçimde sivrilmiştir. yani yahudiler hala cahilce inanışlarını diğer gelişmiş toplumlara nazaran daha fazla sürdürseler de, israil çok ilginç bir biçimde bıçakla kesilmiş gibi diğer arap toplumlarından farklıdır. araplara göre inanılmaz ileride ve gelişmişlerdir. e bunun da ırkla alakası olacak değil ya. direkt olarak demek istediğin şeye, yani para ve eğitime dayanıyor. e tabii bir de irailin bir dünya ülkesi olmasına da.

Ömer dedi ki...

Bu yazıyı bir gece vakti okudum, yazınızın başında değindiğinize benzer bir durumdayken. Ben sözlüklerdeki entry'ler yerine blogger'deki blogları dolaşıyordum. Bu yazının başlığı ilgimi çekti ve içeriğine abandım.

Yazının başlığından dolayı içeriğinde 'din eleştirisi' barındıracağını tahmin etmiştim ve yanılmamışım. En azından zorlayarak eleştiri mahiyetine sokulabilecek bölümler var. Açıkcası beni yazınızı okumaya iten sebep buydu. İçimden acaba şimdiye kadar karşılamadığım bir eleştiriyle karşılaşacak mıyım diye geçirdim.

Bu aralar Karl Popper'a takıldığım için eleştirel rasyonalist bakış açısıyla yaklaşayım dedim. Zaten bildim bileli bu eleştirel rasyonalizm benim marazımdır. Bunu rumuzunuza ilham veren Freud'un psikolojisinin dersini görürken yaptım, yazınızda bir kaç kere andığınız Darwin'in teorisini öğrenirken yaptım, varoluşcuların babalarını vesaire okurken yaptım. Bu yaklaşımların beni bazı çıkmazlara sürükledi gibi gözüktü, lakin her defasında [hamd olsun] çıkış yollarına ulaştım.

Tekra yazıya ve [okuduktan saatler sonra tekrar okuyup] bu yorumu yazma nedenime gelecek olursak. Öncellikle yazıda sorduğunuz [tahmini retorik] soruya cevap verecek bilgiye sahip olmadığınızı ve bundan dolayı yanlış çıkarımlar yapabileceğinizi gözlemledim. Sırf bunu belirtmek istiyorum.

''Şimdi bazıları karşı çıkacak, dini kendi çıkarları için kullananlarda suç! şeklinde itiraz edeceklerdir. Ben de sorarım insan neyi kendi çıkarı için kullanmadı da din gibi bir olgudan faydalanmasın? Tanrı o kadar aciz miydi ki gönderdiği dinlerin böyle yorumlanacağını hesaplayamadı.''

Bilgi sahibi olduğum semavi dinlerin din ve tanrı anlayışından bihaber olunduğunda böyle sorular çıkabilir. Bir: Allah katında dünya bir sivrisineğin kanadına [dahi] denk değildir. İki: İnsanın eşrefi mahlukat olabilmesinin nedeni cüz'i iradedir ve dolayısıyla her türlü fırsatların var olmasıdır. Dini anlayışa göre ''kesb-i şer, şerdir; halk-ı şer, şer değildir''.

Aslında yukardaki cümlenin tutulamayacağını anlamak için, bilginin yerine akıl da kullanılabilinir. Düşüncenizde isnat var ve bunlar koşul haline getiriliyor. Koşul: Tanrı olsa yanlışlığa/hatalara izin vermez. Koşul [yanlışların/hataların var olduğu için] tanrı var olamaz sonucuna götürüyor. Oysa koşulsuz şekilde idrak etmenin peşine düşülse böyle olmaz. Burda Gazali'yi okumakta fayda var veya batılı biri olacaksa İmmanuel Kant'ı.

''Bu çağda bir insan [...] dini saydığı felsefeye bu kadar bağlanıp tüm yaşamını onun ekseninde döndürebilir mi?''

Din ile felsefeyi ayırmak lazım, ama ben sadece sorunuza cevap vermek yetineceğim. Evet insan bu çağda da tüm yaşamını din ekseninde sürdürebilir. Bunu aklı alanların/almayanlar arasındaki fark Carl Gustav Jung'un aşırı önem atfettiği 'deneyim' olabilir.

Ömer dedi ki...

Hazır yorum yazmaya başlanmışken bir iki konuya daha değinmek istiyorum. Hitler rejiminin Darwin'in fikirlerine dayandığı bilgisi Harun Yahya sitelerinde olan provokatif bir bilgiden ibaret değil. Harun Yahya'nın sitelerini ziyaret etmediğimden bu bilgi nasıl sunuluyor bilmiyorum. Fakat sosyal darwinizmin nasyonal sosyalizm ideolojisinin parçası olduğu bir gerçek. Bunu Almanyada tarih ve toplum bilgisi derslerinde de öğretirler. Tabi Darwin'i sevenler, sadece faşistler değil. Komünizmin babası da Darwin'i ve teorisini severdi.

Katı dinsizler koyu dindarları inandıklarından/yaptıklarından dolayı küçümserler. Koyu müslümanlarda katı dinsizleri bilgilerinin/deneyimlerinin yetersizliğinden dolayı acırlar. Bu devran böyle döner gider. Kimin haklı olduğu herkes ölünce anlayacak veya anlama olmadan yok olunacak.

Deeper Note'a Ek/Örnek:
Avrupa dini ritüeller sayesinde temizliği öğrenmiştir.

AlpereplA dedi ki...

Benim artık düşünmeye üşendiğim şeyleri adam yazmış (düşünmeye üşenmekten kastım "beynimde tüy bitti"). Okurken eğlendim yalnız bak aynı düşünceleri paylaştığım insanlar da varmış burda. meraba.

Pink Freud dedi ki...

spyder;
1)varoluşçuları okumanız sizi çıkmaza sürüklemez aksine yaklaşımı islama benzer.
2)Yazıyı din eleştirisi üzerine kurmamışken hatta bu yan düşünce bile değilken 2 cümleyle konuda bilgim olmadığını çıkarmanız da saçma blogun içeriğini hatmetmeniz gerekiyor böyle bir tespit için.
3)Tanrı yok da demedim koşullu önermem semavi dinlerin ilahlarını kapsıyor sadece.
4)Verdiğiniz filozof isimleri konu için yetersiz kalıyor.
5)Dini felsefeden ayırmak için bir sebep yok. Mesela budizm size göre bir din değil felsefedir.
6)Ayrıca bir fikri bir buluşu asıl amacından saptırıp alakasız yorumlarda bulunabilmek herhangi bir ulusla ya da görüşle sınırlı kalmıyor malesef. İslamın da birçok yetersiz saçma yorumlanışı vardır mesela. Darwini hitlerin tetikleyicisi olarak düşünenler nietzscheyi de faşizmin babası olarak görüyorlar. Gerizekalılığın daniskası.
7)Koyu müslümanların acıdığı falan yok. Onlar acımaz saldırır.
8)Katı dinsizler dedikleriniz bir tanrıya inanıyor olabilir ya da çok tanrıya veya panteist olabilirler şamanist budist vs. Ateistlere gelince bilgisizlikle itham etmeniz komik. Ateistler dünya nüfusunun çok az bir yüzdesini oluşturuyorlar yani cahilce inananlar çok çok daha fazla farkındaysanız. Ayrıca okumadan araştırmadan bir dine mensup olmak, olmamaktan daha garantili daha kabul görendir.
9)Tam tersine avrupa hristiyanlığı kabul ettikten sonra "kirlenmiştir". Vaftizden sonra yıkanmamak olsun, suyun kutsal sayılması bu yüzden kirlerin kazıtılması olsun hep hristiyanlığın oluşturduğu kültürdür. oysa politeizm döneminde antik yunanda hamamlar vardı. Hamamı ilk kullananlar da yunanlılardır zaten.

Ömer dedi ki...

1) Freud, Darwin ve Varoluşcuları saydığım halde bir tanesini seçip onun üzerinden yorum yapmanız garip. Freud ve Darwin'in yaklaşımının İslam'la alakası olmadığı konusunda hemfikiriz sanırım.

Varoluşculuk ve İslam konusuna gelecek olursak:
Varoluşculardan, sadece Jean-Paul Sartre ve Albert Camus'u okudum. Bu ikisinden ise en çok Sartre okudum. Varoluşculuğun kendisi dini bir tutuma karşı gelmiyor olabilir, lakin Sartre'nin ateist varoluşcu olduğunu biliyoruz. Onun için, Sartre [diğer okuduğum farklı inançlara sahip bilim insanları ve filozoflarla beraber] beni çıkmazlara sürükleyebilir ve sürükledi. Buna niye 'itiraz' ediyorsunuz anlamadım. Sonuçta çıkmazların sözde olduğunu anladım, ama o ayrı konu.

2) Blogunuz baya çaplı olduğu için hatmetmedim, lakin başka yazılarınızı da okudum. Kaldı ki, bir yazarın bir yazısına karşı çıkmak için bütün bibliyografyasını okumak gerekmez. Bir köşe yazısına karşı çıkmak için de yazarının yazdığı yüzlerce yazısını okumuş olmak gerekmez. Yazıyı din eleştirisi üzerine kurmadığınızın farkındayım, hatta bu farkındalığımı yorumumda belirttim.

''En azından zorlayarak eleştiri mahiyetine sokulabilecek bölümler var'' yazmışım. ''Tanrı o kadar aciz miydi ki gönderdiği dinlerin böyle yorumlanacağını hesaplayamadı'' ve ''Bu çağda bir insan [...] dini saydığı felsefeye bu kadar bağlanıp tüm yaşamını onun ekseninde döndürebilir mi?'' soruları bana göre hala zorlayarak din eleştirisi mahiyetine sokulabilinir. Sebebini de söyliyeyim, çünkü bu sorular sanki dinin karşılayamadığı sorunlar gibi sunuluyor. Bu yöntem bana göre din eleştirisinin bir parçası.

3) Ben dediklerinizin semavi dinlerin ilahlarını da kapsadığının farkındayım ve onun için cevap verdim. Semavi dinleri kast ettiğiniz için zaten semavi dinlerin tanrı anlayışından bihaber olduğunuz ortaya çıkıyor. Tanrı yok demediniz, ama tanrıya inanmadığınız önceki yazılarınızdan çıkıyor. Kaldı ki, ben sadece sizin çıkarımınızın koşula bağlı olduğunu göstermek istedim [örnekledim]. Bu koşul ''tanrı yok'' yerine başka bir koşul da olabilir, yani benim amacım başkaydı. 4) Verdiğim alim ve filozof isimlerinin bütün bibliyografyasına hakim olduğunuzu sanmıyorum, ama mutlak bir sonuç çıkardığınız için olmanız gerekir. Onun için hangi eserlerini kast ettiğimi söyliyeyim: Gazali'nin mantık alanındaki üç eseri ve El münkız mine'd Dalal [Prof. Dr. Abdülhalim Mahmud'un şerh ettiği şekliyle] ve Kant'ın Saf Aklın Eleştirisi eserini zikretmekle yetineyim. Bu eserlere vakıf iseniz ve hala neden andığımı bilmiyor veya yetersiz görüyorsanız sizinle daha fazla yazışmaya gerek yok. Hoş; zaten bu yazıdan sonra bu yazının altına tekrar yorum yapmayı düşünmüyorum.

5) Din benim için Tanrı tarafından gönderilmiş olan bir düzendir veya Tanrı inancı barındıran inançlara verilen isimdir. Tahminen insanlığın büyük çoğunluğu böyle düşünüyor [tanıdığım ateist, agnostik vesaire tanıdıklarım dahil]. Size göre bir fark olmayabilir, ben yalnızca fark yapılabileceğini ve yapıldığını belirttim. Dini düzenlerde Tanrı inancı olur ve felsefi düzenlerde Tanrı inancı olmaz veya varlığı/yokluğu önemsizdir düşünce/inanç için. Bu yazdıklarımdan ayrıştırıcı bir sebep çıkaramıyorsanız [katılmanız gerekmez] diyecek sözüm yok.

Ömer dedi ki...

6) Yorumumda bu dediklerinzin aksini söylemedim.. Onun için buraya daha fazla bişey yazmama gerek yok, sadece aksini iddia etmediğimi tekrar belirteyim.

7) Çirkin bir iftira.. buna cevap vermeye bile gerek yok, ama vahim bir iftira olduğundan cevap vereyim. Sizin gibi bazı kişiler 'koyu müslümanlar' acımaz hep saldırır der ve bazı müslümanlar da gavurlar acımaz hep saldırır der. Aynı sığlık, ben ikisine de katılmıyorum. Bazı sözde müslümanlardan daha vicdanlı ateistler gördüm ve vicdanın v'sini bile bilmeyen ateistler gördüm. Onun için, sizin gibi salakça bir genelleme yapmıyacağım.

8) 5'deki din tanımımı okuduktan sonra yazdıklarınızın geçersiz olduğunu fark edeceksiniz. Fakat ben yine de kast ettiklerimin kim olduğunu açayım. Katı dinsiz, benim tanımıma göre, tanrı/yaratıcı inancını [her ne tür bir inanç olursa olsun] taşımayan ve tanrı kesinlikle yoktur diyen kişiler.

Ben %60'ı ateist olan bir toplumda yaşıyorum. Burada da cahilce ateist olanların sayısı yüksek bunun konuyla alakalı ne önemi var? Takip edenler cahil olması takip edileni etkilemez. Örneğin Darwin haklı diyenler ne kadarı teorisini biliyorlar [bu Türkiye için geçerli olmayabilir, ama bazı batı toplumlarından bahs ediyorum]? Bilmemeleri ne kadar önemli? Geçenlerde Darwin evrimi kanıtlayalı 200 seneyi geçti tarzında cümleler kuran birini duydum. Ya da Tanrı'nın yokluğu bilimsel olarak kanıtlandı diyen birilerini sıkça duyuyorum. Allah'tan başka dinsizlerde [katı olmayan :) ] araya girip yokluğu kanıtlanamaz diye karşı çıkıyorlar. Ben desem salak diye geçiştirirler, ama dediğim gibi bütün yaptığımız yorumlaşmayla alakası yok.

Bana göre katı dinsizlerin bilgi eksikliği tanrının varlığı veya yokluğu hakkında bilgi sahibi olunamayacağını atlamaları. En basitinden bir örnek vermiş olayım diye söyledim.. Yoksa bunu daha etraflıca ve uzun ele almak lazım, ama Sahur yaklaşıyor yorumumu bitirmek istiyorum :).

9) Bu konuyu tekrar gözden geçireceğim. Antik yunan devrinde hamamlar olduğu haklı bir çıkış, lakin eskiden var olması tekrar temizliğe giden yolda ne kadar etkiliydi bilemem [rönesansı düşünürsek olabilir aslında].

Benim kast ettiğim ritüeller yahudilerin ve müslümanların ibadetleriydi. Fakat dediğim gibi tekrar gözden geçirmem lazım, haklı bir çıkış.

Pink Freud dedi ki...

Bakın ilk önce nispeten saygılı beyfendi üslubuyla yazarken bazı fikirleri saçma ve komik diye nitelendirmem sonucu sinirlenmişsiniz bunun üzerine laf sokmaya hakaret etmeye vs varmışsınız. Oysa ben kişisel olarak kötü ithamlarda bulunmadım fakat ilkelce bir saldırma güdüsü içerisindesiniz. İlkokul çocuğu değiliz aa salak o öyle değil ben daha iyi biliyorum seviyesinde yorum istemiyorum bir de cevap vermemekle tehdit ediliyorum ki hırslanayım falan diye heralde. Bunları geçip bir yetişkin gibi yorum yaparsanız konuşabiliriz. Üzgünüm.

AlpereplA dedi ki...

belki benzer şeyleri düşünmüşüz ama bazı yerlerde üslubunu ben de beğenmedim. tüh. iyi konuşan birini gördüm sandım. tek kelime bile tüm kitabı bozabilir bazen.

Pink Freud dedi ki...

Ee alper herkes senin gibi değil ne yazık ki :D Gerçekten bu yönünü taktir ediyorum.

AlpereplA dedi ki...

Saol :D

Ayrıca şu yazdığın 7. madde "koyu" müslüman değil "cahil" müslüman olarak değiştirilmeli. İslam "fanatiği" geçinen şu gözleri kararmış insanların holiganlardan pek farkı yok gözümde. Sonuçta kitapta da geçer insanları İslam'dan soğutmak olmamalı amaç İslam'ı sevdirmek olmalı. Demek istediğim müslüman olduğunu iddia eden herkesi müslüman görmemek lazım. Sadece örnek olsun diye (gerçekten bu şekilde inanmıyorum zaten) bi teori daha atayım mesela bunlar müslüman olmayan ama İslam'a leke atmaya çalışan X dinine mensup insanlar da olabilir. Ama demiştim ya bir kelime bile tüm kitabı bozabilir, bir grup çapulcu da tüm toplumu kötü gösterebiliyor.

Bu da ekstra bilgi olsun Muhammed'in vefatından sonra başa gelen 4 büyük halife 4 farklı özelliği temsil eder. Ömer, adaleti, Ebubekir, sadakati, Ali, bilgeliği, Osman, yumuşak huyluluğu. Böyle insanların yönettiği söylenen bir islam birliğinden böyle insanlar çıkması beni müslüman olmayanlardan çok müslümanlara acımaya itiyor.

Ayrıca bütün genellemeler yanlıştır. :P

Adsız dedi ki...

Bana kalırsa her toplumun olduğu gibi bizim toplumumuzda da adetler gelenekler görenekler batıl inançlar çok fazla yer tutuyor ve biz bunları bazen dinle karıştırıyoruz.bunun nedenide bence! gelenek ve göreneğine aşırı bağlı insanların doğal olarak dinlerine de bağlı olması ve bu gördüğümüz müslümanların yaptığı bir takım saçma bzen gereksiz bulduğmuz davranışları geleneklerinden değilde dinlerinden yaptığını sanıyor olmamız.anlatamadım galiba ama ne demek istediğimi anlamıssındır:D.fakat gelenekler yavaş yavaş kayboldukça insanlar islamın içine girmiş hurafelerin farkına varıyor ve gerçek islamı kuranı anlamaya çalışan insanlar artıyor günümüzde.dini saydığı felsefeye bu kadar bağlanıp tüm yaşamını onun ekseninde döndürebilir mi. demişsin birde ama kuran zaten müslümanın yaşama kılavuzudur buradan bakınca bu cümle bana biraazzzcık saçma geldi=)başarılarr..

Pink Freud dedi ki...

Alper; fanatik müslüman uygun olan terim. Fanatikler kendilerinden olmayana tahammül edemezler ki bana bazı yorum yapan insanlarda bolca görüyoruz :D
Ben kabul etmiyorum ya asıl müslüman cahil müslüman olayını. Şimdi biri 3-5 kişi öldürse tanrıya inanmadığını söylese allahsız kitapsız ateistler çoluk çocuğu insafsızca kesiyor! olur. Kimse çıkıp da o gerçek ateist değil demez :D Ama gerçekten biri ilahi adaletin olmadığını düşünerek katliamlar yapabilir bunu onun yorumudur evet. Şimdi diyeceksin islamda da yorum oluyor ama işte biri ALLAHtan gelen bir din. Yani ALLAH yanlış anlamalara soykırımlara savaşlara neden olacağını kestiremeyecek mi sanki. Bir de ALLAHın sürekli eşcinsel kavimleri helak ettiği peygambere itaat etmeyenlerin kahrolduğu bir dünya anlatıyor. İnsanlar bu yüzden eşcinsellere nefret duyuyor.

Pink Freud dedi ki...

Adsız; çıkarımların sırası ters. :D Kültürü oluşturan şey çoğunlukla dindir. Ve dindar insanlar kültürleri konusunda da muhafazakardır. Türk toplumunun ataerkil olması da bir kültürdür ve islamın sonucudur mesela. Din sadece kuranla mı sınırlı sanıyorsun :D
İnsanların tırnaklarını bile sünnet diye farklı şekillerde kestikleri bir hayat tabi ki saçma.

Adsız dedi ki...

Ama kültürümüz tamamıyla dinle oluşmuş olsaydı o zaman neden bütün İslam devletleri aynı kültüre sahip değil hatta bazıları aşırı farklı bizden.Birde Mesela islamda olmayan islam öncesi türklerden gelme birçok şey atalar kültü mesela islamda yok böyle birşey.Din elbetteki sadece Kuranla değil ama kuranı kabul eden biri onun içinden Peygamberleri çıkaramaz öyle değilmi?Bide şu var Allah herşeyi açıkça bildirmiş olsaydı o zaman herkes inanırdı ve melekten farkımız olmaz cennete cehennemede gerek kalmazdı.Allah kutsi hadiste bildirdiği gibi bilinmekliği diledi bu yzden bize akıl verdi irade verdi düşünüp bulmamız için.Allah neden kötülüklere izin veriyor neden yanlış anlamalara meydan vermiş gibi düşünceleri doğru bulmuyorum bu yüzdende herkes inanacak değil..Benim saçma dememin sebebi cümlende tutarsızlık sezmemdi yoksa kimsenin inancına ve yaşayışına saçma deme hakkı bulmuyorum kendimde teşekkürler.

Adsız dedi ki...

Boyle bir nefret soyleminde bulunan insan olarak mumkumse turkiyeden degil de yeryuzunden gidin