Sayfalar

Basmakalıp Saçmalıklar-2

"Yaptığın ne olursa olsun en mükemmelini yap" vb türevleri laflar da basmakalıp saçmalıklardan biridir.
Kanımca mükemmelliyetçilik genetik bir özellik. Bende de fazlaca bulunmakta, annemin babası olan dedemden geçmiş olmalı. Dedem, en basitinden bir sofraya oturduğunda bile tabakları çekiştirir tuzlukların yerini değiştirir kendi zevkine göre ayarlardı masayı.
Aynı şekilde torunu olan bendeniz de kusursuzluk takıntısı içinde ve bundan muzdarip. Bir şeyi profesyonel olarak yapamayacağıma inanırsam o işe başlayamam.

Aynı zamanda bu mükemmelliyetlik arayışı aşırı kontrolcü olmaya da yol açıyor. İnsan ilişkilerinde, kişiden kişiye değişen roller belirlerim ve o çizgiden çıktığımı hissedersem rahatsız olurum.

Kötü göründüğümü düşündüğüm günler zorunlu olarak dışarı çıkmam gerektiğinde işkence çekerim. Kötü gözükmekten kasıt da iki tırnağımın kırılmış olması olabilir mesela.

Öğrencilik hayatım boyunca doğru düzgün defter tutamamışımdır çünkü el yazım çirkinleştiğinde silip tekrar yazıyorum silip tekrar yazıyorum,  ben beğenene dek tekrar edebilir birkaç sefer. Hep ders kitaplarının tepelerine kenarlarına not alırım.

Gardrobum mağaza raflarındaki kadar muntazam katlanıp yerleştirilmiştir. Bide nesneleri aklımda gruplandırmadan yerleştiremem. Bu çekmecede şu mevsimlik şu renk şu tarz şeyler olmalı.
İster ev dekorasyonu olsun ister kıyafet bütünlüğü, tarzlar renkler uymalıdır. Mesela bizim ısıtma sistemimiz mazotlu kaloriferdi. İşte doğalgaz daha ucuz diye ona geçildi ve heryerden boru fışkırdı! Kazan dairesinde yaşıyor gibi hissediyorum kendimi ruhum çürüyor ya böyle lanet garabet borular odamdan geçiyor bir de ya. Hani evin stili fütüristik falan birşey olsa borular gözüme batmayacak.

Gecekondulara bakınca acı çekeniniz var mı? Yok yok insanların hallerini düşündüğümden değil malesef, evler çok çirkin.Türkiyede gecekondulaşma 1949 yılından itibaren imar affı nedeniyle devamlı artmış. İmar affı dedikleri şey bir yapı ruhsatsız inşa edilmiş olsa bile imar planına uyuyorsa yıkılmaması. Böyle eğreti zevksiz devlet binalarını kazımak kaldırmak gelmiyor mu içinizden yahu yaşama sevinciniz azalmıyor mu? Devlet hastaneleri devlet okulları hep tekdüze hep boğucu.

Anadolu köylerinden de bu yüzden nefret ederim yarısı iğrenç betonarme, yaşamak için değil barınmak için yapılmış evler. Şöyle yapsanız ya ahşaptan minik ahşap folklorik evler?

İzmirde de güzelyalı semtinin ismini aldığı tarihi yalıları yıkıp ruhsuz kullanışsız birbirinin aynı iğrenç apartmanlar dikmişler. Neyin kafasını yaşıyormuş izin verenler bilmiyorum. Googleda araştırmaya çalıştım neyi kafasını yaşadıklarını fakat emlak ilanları çıktı daha çok.

Osmanlı yapılarına hayran kalıyorum gerçi barok, gotik, art nouveau mimarisi de muhteşem işte benim sevmediğim modern mimari sanırım.
Frank Lloyd Wrightın tasarladığı bir evim olsun isterdim ee 21. yüzyıldayız sonuçta.

Tam bir rambler oldum neyse işte mükemmele ulaşma arzusu hayatınızı zorlaştırır hatta karartır bazı bazı.

0 sesleniş: