Sayfalar

Bu Videonun İzlenmesini Bu Kadar Can-ı Gönülden İstemem Beni de Şaşırttı

Tanrıyla ilgili kafanızda biraz da olsa soru varsa bu videoyu izlemelisiniz!

http://diziizlemeli.com/video-10347-Through-the-Wormhole-with-Morgan-Freeman-S01E01-1Sezon-1Bolum-izle.html

*Aşağıdakileri, liknteki videoyu 3.kısmının sonuna kadar seyrettikten sonra okumalısınız.

Uzun zamandan beri mekanik materyalizmin ontolojik açıdan en mantıklı en gerçekçi "en mükemmel" görüş olduğunu düşünüyordum.
Tabi bunda Matrix, 13. Kat, Gamer, Surrogates, Inception, Truman Show, Bicentennial Man filmleri ve Genesis adlı kitabın da payı var.
Mekanik aletlerle aramızdaki benzerliğin ne kadar fazla olduğu gözlemliyordum.
Mesela uyku; bedenimizi ve zihnimizi -tıpkı elektronik cihazlarda olduğu gibi- şarj etmek görevini görüyor.
Herhangi bir araba için benzin, mazot ne işe yarıyorsa bizim de suyumuz sütümüz o işe yarıyor.
Makinelerde enerjiler diğer bir enerji türüne çevrilerek boşaltım sağlanmış oluyor. Elektrik enerjisi; ısı, ışık, ses vb enerjilere dönüşüyor.
Bu felsefi görüş 18.yy'da La Mettrie tarafından ortaya çıkarılmış. Tabi aradan yüzyıllar geçti artık felsefe varlık problemleriyle eskisi kadar ilgilenmiyor, bu işi günümüzde bilim üstlenmiş durumda.
21. yüzyıla geldiğimizde ortaya simülatik materyalizm çıktı. (Bu adı ben uydurdum.)
Tıpkı simsler gibi bizim de bir simülasyon oyunundan ibaret olmadığımızı kim söyleyebilir?
Bütün o duygularımız beynimizdeki elektrik sinyallerine bağlı. Dünyadaki düzeni oluşturan 4 ana kuvvetten biri de elektromanyetizma.
Tanrı dediğimiz varlık mükemmel bir bilgisayarı kullanan zeki bir bilgisayar mühendisiyse?
Böyle konular beni çok heyecanlandırıyor keşke bilim adamı olabilsem diyorum bazen.
Bilim bana göre felsefeden de edebiyattan da üstün. (Evet üzerinde çok tartışılabilinir bir şey.)

24 sesleniş:

otomatik portakal dedi ki...

oha..

aynı şey çoğu zaman benim de kafamı kurcalar..

hatta bunu 6. sınıfta "sims" oynarken dile getirdiğimi hatırlıyorum:

"ya tanrı bizimle sims oynuyorsa"

miss şizoid dedi ki...

birlikte proje yaptığım bir rektörün kıyamet senaryosu vardı, tam sana göre,bulabilirsem link veririm

Anken Stein ©8ex-en8 dedi ki...

dublajlısı vardı üşenip indirmemiştim keşke indirseymişim, gerçi izliyorum artık.

leon dedi ki...

son cümle dışında her şeye helal.:)
ya son cümle cidden tartışılır.edebiyat kısmı can damarı gibi geldi bana neyse bu çok öznel tabii.:D

Burak Özkan dedi ki...

Makinelerle, insanlar arasında ki benzerlik; makineleri insanların oluşturuyor olmasından gelebilir mi acaba? Veya insanın makineleri oluştururken, doğayı örnek alıyor olmasını da örnek gösterebiliriz. Bu yüzden, bunda o kadar da büyütülecek bir yön yokmuş gibime geliyor.

Ayrıca yorumumu, videoyu izlemeden yapıyorum.

Burak Özkan dedi ki...

Şimdi dizinin ilk bölümünü izledim de, şunu merak ediyorum. Tıpkı bu videonun da içersinde olduğu gibi şöyle söylemler var: Eğer güneş 1cm daha geride olsaydı, eğer şu öyle değil de böyle olsaydı vb. Bu kusursuzlukları ve uyumlu oluşumları övmeler falan. İnsan, tüm bu diğer -kendi yaşamı açısından- olumsuz durumlara zaten hali hazırda içinde bulunduğu oluşumdan bakıyor. Yani, 'hayatın olmamasını' 'hayatın olmasıyla' kıyaslayıp, bundan keyif duyuyor. İyi de zaten, bir hayat olmasaydı; insanlık olmasaydı, böyle bir kıyaslama yapma ihtiyacını kim duyacaktı? Yani sanki, eğer dünyada olmasaydı; dünyada olmadığımız için feci şekilde acı çekecekmişiz gibi ifade ediliyor. Eğer öyle olsaydı, zaten biz 'olmayacaktık' ki. Neyi, neyle kıyaslayacaktık? Kısacası, bir şeyin -özellikle dünyanın ve yaşamın- yokluğu hiçbir şekilde duyumsanamazdı; çünkü bunu duyumsayabilecek bir bilinç olmazdı. Hatalı mıyım?

Pink Freud dedi ki...

memento; işte videonun sonunda o ihtimalden bahsediliyor, gerçekten olabilir yani.

Miss Şizoid; proje yapmak falan kulağa çok hoş geliyor. Linki bulduğunda yolla bana da .d

8ex-en8; Torrentte ilk sezon bölümlerinin hepsi var galiba. Ben de bi yerden temin etmeliyim.

Leon; gerçekten çok öznel ama bir çok insan edebiyat dermiş gibi geliyor bana da .d

Burak; İşte kilit nokta; robotlar insanlara benziyorlarsa ve bir yaratık insan gibi bir yaratık tarafından oluşturuluyorsa bizim yaratıcı da öyle sonsuz kadim bir şey olmayabilir belki bizden daha bile zayıftır. Çünkü zamanla robotlar makineler insanlarda hem fiziken hem de zihnen üstün olucaklar. Hatta insanların yarattığı üstün bir şey daha sonra insanlığı yaratacaktır o kadar basit değil yani.

Pink Freud dedi ki...

Burak; orada söylenmek istenen şey tanrının var olduğu, güneşin ayın bilmem neyin uzaklığını öyle ayarlamış ki biz oluşmuşuz.
İşte bizim varlığımız için bi tanrıyı gerekli görmeyenler de senin gibi düşünüyor ya da şartlar böyle olduğu için canlılar bu fizyolojide, güneşe daha yakın olsaydık bizim yerimizde daha sıcakta yaşayan vücut ısıları daha yüksek canlılar oluşacaktı ya da derileri çok katmanlı kabuklu fln olacaktı susuzluktan.
Mesele tesadüf olup olmadığımız.

mosquito dedi ki...

İlk kısmı izleyebildim diğerleri açılmadı, sanırım benim bilgisayarımla ilgili.Her neyse. Simsler gibi bizim de simülasyon oyunu olabileceğimiz ihitmalini ben de düşünüyorum. Simsi bilmeden önce, daha küçükken tanrının çocuk, bizlerin de oyuncaklar olduğunu düşünürdüm. Bir de Burak Özkan'ın ikinci yorumuna katılıyorum.

leon dedi ki...

mesele hani tesadüf olup olmama demişsin ya pink belgesel de şey de hoşuma gitmişti:elemanın teki sonsuz cep evrenler filan diyor ya dünyanın ve bizim hayatımızın aslında tesadüf olduğu ile ilgili,dört temel öğenin sadece biz de şans eseri(ki sonsuzda bir defalık olan olaya şans demek mantıklı)hayatı varettiğini söylüyor ya.vay anasını dedim adama.bu da olabilir.aslında belgesel boyunca tüm mantıklı cevaplar irdelenmiş.ya da çoğu diyelim.sonuçta adamlar dünyanın en zekileri filan olsa gerek.her birinin dediklerinde haklılık payı var bence.ve adamların da sonucu:kesin cevap bulunamadı.(en azından şimdilik.umarım ömrümüz yeter be:)

mesela ben belgesel de hep insanların hisleri ile ilgili olan tanrı inancını kanıtlar mı kanıtlamaz mı soruma cevap buldum.deneğin tekini bir odaya alıyorlar ve beyni uyarıp tanrı deneyimini yaşatıyorlar ya o kısımda aklıma gelen belki tanrının varlığına cevap bulamasak bile dinler hakkında kesin bir cevaba gidilebilirdi.muhtemeln yokluk tabii.

neyse millet kızabilir bunlara :P

Pink Freud dedi ki...

mosquito; asıl güzel bölüm son teori kısmı ya bi şekilde indir izle (:

leon; o cep evrencikleri ben düşündüm hep ya hatta uzaylılar olabilir falan :/ bi ara bana şey gibi geliyordu ölünce yine aynı boyutta farklı bir evren yani bengidönüş ama bi şekilde sınırlandırılmışız aynı dünyada farklı ülkelere gitmek gibi aman neyse bir sürü teorim var konuş konuş bitmez.
A birde blogumda bunlara kızıcak biri yoktur bence .d

AlpereplA dedi ki...

bütün bölümleri çok güzel özellikle ilk 3 bölümü tavsiye ederim herkese

Burak Özkan dedi ki...

İyi de; biz de sonuçta şu an ki ortama ve koşullara göre evrimleştik. Başka koşullar olsaydı; dediğin gibi ona göre bir hal alacaktık. Robotların, zihnin ve fiziken bizden üstün hale geleceği de doğrudur. Hatta dediğin gibi buradan yola çıkarak; bizi yaratan tanrının da bizden zayıf olduğu düşüncesini kabul edebiliriz. Ama bunlar yine de biraz fantezide kalır. Çünkü ona yine insani özellikler katmış oluruz. Oysa burada sözü edilen 'tanrı' hiç de öyle insani özelliklere sahip olan (mitolojik tanrıların aksine) bir varlık değildir.

Ayrıca, 'benim gibi' düşünenlerin tanrının varlığını gerekli görmüyor oluşuyla ilgilenmiyorum. Ama şöyle de diyebiliriz; eğer daha sıcak bir ortamda yaşıyor olsaydık; ona göre evrimleşecek ve bu sefer de o ortamı yaratan tanrının ne kadar da kusursuz bir ortam yaratmış olduğunu öne sürecektik. Veya ona lanet edecektik. Tıpkı, şu an yaşadığımız dünyayı ve koşulları yaratmış olduğu (kötülükler vb) için yaptığımız gibi.

Ben sadece "Aman Allahım, ne güzel bir dünya bu" demenin çok da manalı olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta bunu hangi 'güzel dünyalarla' kıyaslayabiliriz ki? Veya hangi çirkin dünyalarla. Hani derler ya, insan insanın ölçüsüdür diye. Aynen öyle. Bu dünya yine sadece bu dünyanın ve hayalini kurduğumuz dünyaların ölçüsüne göre değerlendirilir.

Meselenin tesadüf olup olmamasıysa, biraz daha enteresan bir konu. Sanırım, buradan yola çıkarak 'varlığımızın' bir önemi olup olmadığı irdeleniyor. Bu da bizi insanın
en çok endişelendiği konuya götürüyor: "Ben bu yaşam için neyim? Hayatın bir anlamı var mı? Bu evren neden oluşmuş? Bu bir tesadüf olamaz; çünkü tanrı bizleri bir amaç için yarattı." Bu soruların cevabı bilimsel olarak verilebilir mi?

Pink Freud dedi ki...

Burak; evet işte onların cevabını arıyor zaten bilimde.
Biz neyi tartışıyoruz anlamadım zaten yazdıklarınla aynı fikirdeyim ben de.
Videodaki tanrı tanımı daha fazla evrimleşmiş insan evet. Sen mekanizmin yani robotların bize benzemesinin basit bir olay olduğunu söyledin bense o kadar basite indirgenemeyeceğini örnekledim belki yaratıcı bizden üstün değildir diyerek.
Zaten dünya kusursuz derken insan ilişkilerinden bahsedilmiyor daha çok elektromanyetizma graviton fotonlar elektronlar vs vs birleşerek böyle bir düzen oluşuyor ama hep belli bir oran belli bir matematik bir sistem var ve yabana atılır cinsten değiller mükemmel olmasalar da.
Varlığımızın öneminin olup olmamasının yanı sıra, önemsizsek bile öldükten sonra başka bir hayatımız olabilir, bilinmeyen çok şey var. Ama zamanla daha bilinir hale gelecektir..

npv25; cidden iştahlandım diğer videolar için.d

Burak Özkan dedi ki...

Evet, ben de başta bunları tartışıyor olduğumuz için şaşırmıştım. :)

Ayrıca bilimin, varlığımızın önemi ile ilgili bir cevap verebileceğini sanmıyorum. Çünkü bu daha çok inançlarla ve insanın kendisini nasıl görüp görmediğiyle alakalı olan bir durum. Veya 'yaşamak için bir sebep' bulmakla ilgili. Bunu sen de çok iyi biliyorsun; yazılarında çoğunlukla bu 'anlamsızlıktan' bahsediyorsun, gördüğüm kadarıyla.

Ölümden sonra ki hayatla ilgili olarak da bilim ne diyebilir bilemiyorum. Bana kalırsa, sonrasında bir hayatın olup olmamasından ziyade, ölümü algılayış şeklimiz ile ilgili kendimizi geliştirmeliyiz. Çünkü şu anda da bir sonra ki hayatı yaşıyor olabiliriz.

Pink Freud dedi ki...

Aslında doğru, bu konuların pratik hayatıma hiçbir olumlu etkisi olmuyor. Çünkü benim için tanrı ya yok ya da egoist manyağın teki olarak var. Ama işte iyi biri olarak var olduğuna inansaydım dünya benim için daha güllük gülistanlık olacaktı. Varlığım anlam kazanacaktı. Tanrı kötü bir şey yaptığımda bana kızacaktı her şeyimi bilecek, sıkıntılı zamanlarımda beni varlığıyla rahatlatacak hiçbir zaman da terk etmeyecekti.
Küçüklüğüm tanrıyı severek geçti onunla konuşur ona hediyeler sunardım.
Böylesine sevdiğim birinin ihanetini kaldırmak zor. Onun boşluğunu dolduramadım. Beni böyle bir boşluğa sürüklediği için topluma kızıyorum ve hıncımı da onları farkındalıklı yapmaya çalışarak alıyorum. Bu konularla ilgilenmekten bu kadar hoşlanmamın nedeni belki budur. Çünkü din afyondur ve benim uyuşturucum bitti. Bi esrarkeşin komaya girmesi gibi sıkıntı çekiyoruz bize benimsetilen tanrıdan dolayı. O zaman pratik hayat için yaşasın neoateizm..

Beyaz Piyon dedi ki...

Yazı üzerine 8 bölümünü de indirdim, izlemesi vizelerin sonuna kaldı. İlgimi çekti açıkçası ama izlemediğim için bir yorum getiremicem henüz :)
İlk bölümü izle demişsin, zaman bulursam izler, bir yorumda ben yaparım geç de olsa.

AlpereplA dedi ki...

Bilgisayar bilimi içerisinde (Computer Science diyelim daha hoş) robotların öğrenmesi üzerine bir çok proje ve araştırma var. Konuyla ilgili ben de bir projeye başlayacaktım fakat pek vakit bulamadım zaten bu sene de sınav var artık üniversiteye kaldı.

konuyla ilgili link

Robotların öğrenme şekilleri insanlarınkiyle aynı hale getirilmeye çalışılıyor. Beynin tam olarak çalışma şekli bilinirse robotlara da o sistem entegre edildiğinde Skynet'le karşı karşıya kalmayacağımızı kimse garanti edemez. Bilim adamları kendi geliştirdikleri öğrenme yöntemlerini robotlara uyarladıklarında dil öğrenen, belli işleri insanlardan gözlemleyerek öğrenebilen robotlar meydana getiriliyor.

Fakat burada insanla robot arasındaki büyük uçurum karşımıza çıkıyor. İnsan beyni bir objeyi bir kere görüp ismini duyduktan sonra onu farklı açılardan da görse çağrışım yapabiliyor. Fakat şimdiye kadar geliştirilen en iyi öğrenme yöntemiyle bile robotların bunu yapması için yüz belki bin kez aynı cismi farklı açılardan görmesi gerek.

Tatsız Çilek dedi ki...

Tanrı dediğimiz varlık mükemmel bir bilgisayarı kullanan zeki bir bilgisayar mühendisiyse?

bu cümle beni kitledi,bunu düşünücem bi süre,koltuğuma çekilmem gerek.

Pink Freud dedi ki...

Mockingbird; İzledikten sonra yorumlarını merakla bekliyorum (:

npv25; O sorun da aşılır bence, gerçi aşılmasa daha iyi. İnsanlıktan daha üstün bir ırk yaratmamıza gerek yok.
Konuyla ilgili linke baktım ama tam ilgilenmedim bir ara okurum.

duyguseli; bir bilim adamı da olabilir hani bizim bilim adamları düzenekler kurup tek hücreli canlılar oluşturabiliyorsa bizden daha etkin bi yaratık da bizi oluşturmuş olabilir.

AlpereplA dedi ki...

Yok okusan da anlamazsın zaten computer science diyorum :P:D amaç araştırmaların çok olduğunu göstermekti.

Pink Freud dedi ki...

E ben de terimler var diye tırsmıştım iyi etmişim okumıycam tamam .p

Travis dedi ki...

ben kötü ettim sanırım. okudum.

ilhan dedi ki...

"Ghost In The Shell" filmlerini seyrettin mi Pink özellikle ikincisini? Orada makina ve insan benzerliğine ve ayrımına çok vurgular yapılıyor.

"Makinalar hissetmeyi öğrendiğinde, insanın ne olduğuna kim karar verecek?"

Çok müthiş sorgulamalar var anime boyunca. Fakat çoğu yerde de makinalar arasındaki farkımız olarak "Ruh(Ghost)" konuluyor işin içine. "Kabuğun İçindeki Ruh". Kim's Mansion bölümü diyalogları seni senden alacak.