Su hayatta benim icin en cazip sey aci çekmeden ve öleceğimin farkında olmadan ölmek.
Saat gecenin 03:47 si ve midem acayip yanıyor. Simdi mide kanaması geçirip ölsem ne guzel olur. Valla yasamak konusunda hic hırslı degilim yani. Bir de insanlar 100 yasina ulasmanin falan sırlarını araştırıyorlar. Tövbe yarabbim(bari biri dinliyor olsa) ben insan degil miyim yoksa insanlığın dibinde miyim? Bir de moralim bozulunca kusmak gibi garip bir huyum var, normal ortalama bir insan ağlar mesela midesindekiler de kendine kalır kan olur can olur. B12 vitaminini almadigim surece kansizim et de yiyemiyorum artık. Bak bugun balık yedim midem ne halde goruyormusun? Ama bazı filozofların da boyle mide sorunları vardi degil mı? Artık bu neyin tesellisiyse?
Daha az sinirli ve daha az kompleksli bir insan olsam hayat bana guzeldi. Lanet olsun ben de moda bloggerlari kadar ozguvenli ve yasama sevinci dolu bir insan olmak istiyorum..
Aylardan sonra da ilk defa boyle depresif yazdım. Kronik kendinden nefret etme nöbetleri evet.
Solarisss
Her bilim birtakım sözde bilimlere can verir, garip tali yollar arayan ayrıksı kafaları esinlendirir. Astronominin gülünç taklitçileri astrolojide boy vermiş. Kimyadakiler simyada.(Şu alıntıyı yazmazsam çok içimde kalacaktı.)
Bu aralar malum kendimi kitap okumaya verdim (evde inzivaya çekilip kitap okuma film izleme partyleri). En son okuduğum kitap da Solaristi. Nedir peki bu Solaris Stanislaw Lem neyi anlatıyor?
Solaris adında bir gezegene yapılan uzay yolculuğunu ve gezegenin gizemli, okyanusa benzer yapısının insanlar tarafından tanımlanma çabalarını anlatıyor. Bu esnada geçen zaman ise aslında insan beyninin kuytu köşelerine ulaşan analizin yansımasıdır.
Okyanus, kendi üzerinde çalışan görevlilerin belleklerinde geriye itilmiş kişileri cisimleştirerek karşılarına çıkarır. Bildiğin kanlı canlı hem de. Yıllar önce psikiyatrist Kris'in kendisini terk etmesi üzerine yaşamına son veren, unutulamayan eski sevgili Rheya, psikiyatristimizin bilinçdışındaki en büyük patojenidir.
Cris Solaris'te çalıştığı süre içinde beklenmedik bir biçimde geri dönen Rheya'yla ne yapacağını bilemez. Rheya tıpkı anılardaki gibi çok güzeldir mimikleri tıpatıp aynıdır ve ses tonu hiç değişmemiştir.. Tek farkıysa ölümsüz olmasıdır!
Freud'dan ve Jung'dan alınmış psikolojik kuramlar yerleştirilmiş romanın içine. Tabi bu kısımda bir iç hesaplaşma yaşıyor insan. Acaba benim vicdan patojenim kim? Geçmişte bıraktığım hangi kişiyle yaşamak zorunda kalsam bu katlanılmaz olurdu? Bilinçaltımın en derinlerinde ne iğrençlikler yatıyor? Ve geçmişimle vicdanımla yüzleşmek zorunda kalsam kimler hortlayıp da karşıma dikilecek? vs vs soğuk terler dökebilirsiniz.
Bunun dışında bahsettiğim okyanusun canlı, evrimini tamamlamış üstüne üstlük aklı fikri olan hatta insandan da zeki bir yaratık olduğu düşünülüp onunla iletişim kurulmaya çalışılıyor. Ezberbozan bir uzaylı tasviri değil mi?
Yıllardır hayal ettiğimizin tersine yeşil, koca kafalı veya lazer tabancalı değiller!
Biz şayet uzayda gelişmiş canlı organizmalar varsa bize benzerler diye düşünüyoruz. Görebilen işitebilen koklayabilen tadabilen dokunabilen tek beyinli çevrenin şartlarına bağlı olarak evrimleşebilen zamanla gelişip uygarlık kurabilen şeyler olarak tasvir ediyoruz onları kendi kafamızda. Oysa bu okyanusumsu yaratık etrafında hareket edeceği yörüngeleri bile kendi belirliyor evet çift yörüngeli. Kitapta bir kırmızı bir de mavi güneşten bahsediliyor.
İşte neyse insancıklar bu devasa yaratığımızla diyalog halinde olmak için yıllar yılı epey kafa patlatıyorlar sinyaller mi göndermiyorlar ışınlar mı yağdırmıyorlar fakat nafile..
Okyanusu keşfetmek uğruna bazı astronotlar fizyologlar biyologlar matematikçiler elektrik elektronik mühendisleri falan heba oluyor efendime söyleyeyim kimisi kayboluyor kimisi gaz zehirlenmesi geçiriyor kimisi için akli dengesini kaybetti deniliyor işinden alınıyor vs vs. Anlayacağınız gezegen uğursuz!
Kimileri de böyle düşünüp atom bombası nükleer silah bir şekilde yok edelim burayı diyorlar nefret ediyorlar Solaristen illallah geliyor. Ama bunu insanlığın yenilgisi vazgeçisi olarak görenler de var ve kimse açık açık mağlubiyeti kabul etmek istemediği için okyanusu yok etmek adına bir şey de yapamıyorlar.
Sonracığıma insanoğlu bu ağzı torba değil ki büzesin misali çeşitli söylentiler ortaya çıkıyor kuramlar oluşuyor. Solaris acaba tanrı mı? Dırınınıımmm!
Yani netice itibariyle ufuk açıcı bir felsefi bilimkurgu kitabıdır kendileri ve Tarkovski yönetmenliğinde sinemaya aktarılmışlığı da vardır. Hoş Lemin bu uyarlamayı sevmediği söyleniyor fakat hep aynı memnuniyetsizlik durumu var bu yazarlar ve yönetmenler arasında.
Son olarak bir bilim kurgu eserine yakışacak kadar çok bilimsel veri var içeriğinde. Kendimi yetersiz hissettim ister fizik kimya ister matematik coğrafya yönünden olsun. Bir de kitap eski basımdı ve her yer öztürkçe kelime kaynıyordu (biliyorsunuz bu duruma aşırı gıcığım). Arada onları çevirmeye çalıştım kitabın akıcılığı mahvoldu çevirmeyeyim dedim yarısını anlamayarak sayfayı geçtim falan hoş olmadı. Gerçi oradaki tüm terimleri anlayabilmek için fen fakültesinden mezun olmak lazım zira baktım Lem de tıp okumuş elektrik teknisyenliği yapmış otomotiv sektöründe çalışmış hatta kaynakçılık bile yapmış. Böylesine bilgili insanlara da saygı duymamak imkansız..
Neslimiz Tükeniyor
Facebook hesabı olmayan sadece 3 insan tanıyorum;
Birincisi ben.
İkincisi sevgilim.
Üçüncüsü de kızın biri okuldan..
Birincisi ben.
İkincisi sevgilim.
Üçüncüsü de kızın biri okuldan..
Açıklama
Şimdi twitterdaki Pink Freudla karıştırılıyorum bunu hepimiz biliyoruz. Bu blogu açarken amacım da onun fake'i olmak ya da izleyicisini çalmak değildi.
Blogun adresini 1,5 yılı geçkin zaman önce almıştım o zamanlar diğer Pink Freud bu kadar popüler değildi ya da öyleydi ama ben tanımıyordum çünkü sosyal medyayla ilk bağlantım bu blog aracılığıyla oldu.
Pink Freud ismini nereden bulduğumu soracak olursanız picsy.com mu ne öyle bir resim-fotoğraf sitesi vardı orada benim şu an sol köşemde, ilk resim olan pink freud yazan Freud portresini görüp çok sevmiştim. Pink Freud tamlaması bana çok dahiyane gelmişti. Freud modern psikolojinin babası ve Pink Floyd da pychedelic rock progressive rock yapan bi grup.. E süper!
Sonra bir de wikipediaye falan bakmıştım pink freud yazıp Polish Jazz Groups çıkmıştı karşıma. Ayrıca pinkfreud.blogspot.com diye url yazmıştım kayde değer birşey bulamamıştım falan.
Zaten twitterım yoktu oradan aratamazdım böylece blog ve profil ismim olarak bu tamlama gayet şahane olmuştu!
Fakat baktım ki -doğal olarak- diğer Pink Freudla karıştırılıyorum bloga başka isim veriyim dedim aylar önce.. Lakin aklıma hiçbir şey gelmiyor. Yani blogun dizaynında bilerek pembe renk kullandım sonra yüzlerce kez Sigmund Freud'u sevdiğimi çok saygı duyduğımu anlatmışımdır. Kendimce Freud'la ilgili bir sıfat yaratıcı bir ad koymam gerekiyordu ama bulamadım.
Bu aralar okula gitmediğimden boş vaktim çok oluyor. Ben de ne var bu twitterda herkesin dilinde diye bir merakla girdim oraya da. Girmeden önce de düşünüyorum gerçek ismimle girmek istemiyorum. Napsam adımı napsamm? Blogla aynı olsun isterdim ama Pink Freud zaten var. İşte Buraka soruyorum falan nevrotikli bir şeyler olsun benim kişiliğimi yansıtsın diye komiklik yaparken nevrotik kelebek geldi aklıma. Evet tamam harika nevrotik bir genç kız için en uygun isim!
Neyse twittera nevrotik kelebek ismiyle girdikten sonra eh blogla aynı olsun blogun adını da değiştireyim dedim.
Ama profil ismimi değiştirince bile bu sefer "benim twitterdaki Pink Freud olmadığımı bilip de öyle okuyan insanlar" beni tanımıyor. Zaten ben de alıştım ne zamandır aynı nick. Zaten başka birşey de içime sinmiyor.
Hem banane Pink Freud nickini en çok hak eden benim!
O sebepledir ki herşey aynı kalacak..
Blogun adresini 1,5 yılı geçkin zaman önce almıştım o zamanlar diğer Pink Freud bu kadar popüler değildi ya da öyleydi ama ben tanımıyordum çünkü sosyal medyayla ilk bağlantım bu blog aracılığıyla oldu.
Pink Freud ismini nereden bulduğumu soracak olursanız picsy.com mu ne öyle bir resim-fotoğraf sitesi vardı orada benim şu an sol köşemde, ilk resim olan pink freud yazan Freud portresini görüp çok sevmiştim. Pink Freud tamlaması bana çok dahiyane gelmişti. Freud modern psikolojinin babası ve Pink Floyd da pychedelic rock progressive rock yapan bi grup.. E süper!
Sonra bir de wikipediaye falan bakmıştım pink freud yazıp Polish Jazz Groups çıkmıştı karşıma. Ayrıca pinkfreud.blogspot.com diye url yazmıştım kayde değer birşey bulamamıştım falan.
Zaten twitterım yoktu oradan aratamazdım böylece blog ve profil ismim olarak bu tamlama gayet şahane olmuştu!
Fakat baktım ki -doğal olarak- diğer Pink Freudla karıştırılıyorum bloga başka isim veriyim dedim aylar önce.. Lakin aklıma hiçbir şey gelmiyor. Yani blogun dizaynında bilerek pembe renk kullandım sonra yüzlerce kez Sigmund Freud'u sevdiğimi çok saygı duyduğımu anlatmışımdır. Kendimce Freud'la ilgili bir sıfat yaratıcı bir ad koymam gerekiyordu ama bulamadım.
Bu aralar okula gitmediğimden boş vaktim çok oluyor. Ben de ne var bu twitterda herkesin dilinde diye bir merakla girdim oraya da. Girmeden önce de düşünüyorum gerçek ismimle girmek istemiyorum. Napsam adımı napsamm? Blogla aynı olsun isterdim ama Pink Freud zaten var. İşte Buraka soruyorum falan nevrotikli bir şeyler olsun benim kişiliğimi yansıtsın diye komiklik yaparken nevrotik kelebek geldi aklıma. Evet tamam harika nevrotik bir genç kız için en uygun isim!
Neyse twittera nevrotik kelebek ismiyle girdikten sonra eh blogla aynı olsun blogun adını da değiştireyim dedim.
Ama profil ismimi değiştirince bile bu sefer "benim twitterdaki Pink Freud olmadığımı bilip de öyle okuyan insanlar" beni tanımıyor. Zaten ben de alıştım ne zamandır aynı nick. Zaten başka birşey de içime sinmiyor.
Hem banane Pink Freud nickini en çok hak eden benim!
O sebepledir ki herşey aynı kalacak..
Kitap Tavsiyesi Olan?
Postmodernist olmayan hatta herhangi karamsar bir felsefi içeriği de bulunmayan bir roman okumak istiyorum. Edebi olmasına gerek yok sürükleyici olsun.
Ama içeriği sadece basitçe aşk olmasın.
Sonracığıma genelkültür dünya tarihi babında bilgi de verebilir ama tamamen informatif olmasın.
En son okuduğum roman Aylak Adam en son okuduğum kitap Kamu Hukuku-Devletin Temel Doktrinleri (sadece 100 sayfa okumama rağmen) olduğundan mıdır nedir böyle bir istek oluştu bende.
Evet farkındayım çok fazla şey talep ettim fakat kitap tavsiyesi olan???
Ama içeriği sadece basitçe aşk olmasın.
Sonracığıma genelkültür dünya tarihi babında bilgi de verebilir ama tamamen informatif olmasın.
En son okuduğum roman Aylak Adam en son okuduğum kitap Kamu Hukuku-Devletin Temel Doktrinleri (sadece 100 sayfa okumama rağmen) olduğundan mıdır nedir böyle bir istek oluştu bende.
Evet farkındayım çok fazla şey talep ettim fakat kitap tavsiyesi olan???
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)